Google
 

6 Ekim 2007 Cumartesi

Gökhan Özen Yazıları 3

O RUS GENCİ BELKİ HAYATINI KURTARDI! Yüreği söz dinlemediği zamanlarda onu azarlamak yerine "Buyur" der Gökhan, "Emrindeyim!". Burnunda tütüp hangi yöne koştuğunu bilmediği düşlerinin peşindedir. Çok zaman erken kalkmışta geç yatmıştır. Kara bulutlar da gelmiştir mavi göklerinin üzerine, ağzını burnunu dağıtmıştır.Oysa o çocuk masumiyetiyle ilk korkuyu tanığında 12 yaşındaydı. TRT Ankara Çocuk Korosu ile Rusya da ülkesini temsil ediyordu. Konsere çıkmadan önce salonda bulunan bir köpekle oynamaya başladı.Köpek hırladı, Gökhan korktu ve kaçmaya başladı.Sinemada yer göstericiyi arıyordu sanki karanlıkta.Dizginlerini, içindeki korkunun emrine amade etmişti. Cam bir kapı vardı da, Gökhan için kapı yoktu.Onun gözleri köpekten kurtulmanın ığığını arıyordu.Koşar adımlarla o çıkışa yöneldi. Ve her zaman onu koruyan melek bu sefer bir Rus genci kılığındaydı kapının eşiğinde.Gökhan camı delerek geçmek üzereyken, Rus delikanlı kendini siper etti 4 santimlik cam kapıya.Kapı aşağı indi.Gökhan bulutlardan yere indi.Rus gencinin bütün çabası, bir çocuğun yaralanmasını önlemek içindi. OKULUN TEMBEL ÇOCUĞU Herkes bu ikiliye baktı.Gökahn hafif hafif atlatmıştı kazayı ve beş dikişle kurtulmuştu ama Rus gencin vücudunda tam 42 dikiş atıldı. 12 yaşındaki Gökhan olaydan çok etkilendi ama "konsere çıkma" diyen hocasını dinlemeyecek kadar müzik aşığıydı ve yarım saat sonra kolunda dikişlerle konsere çıktı. O Rus gencini bugün bile hatırlarken omuzunu yoklar hep.İyilik perilerinden birini yoklar gibi... Gökhan, denizdeki incileri bile korsanlardan önce bulmaya meyilliydi, sabırsız biri aslında.Duygularının efendisi ona hükmederken bile, kendine parantez açar hep.Kendine gösterdiği ilgiyi derslerine göstermemiştir oysa.Tembel olmanın kendi karizmasına uygun olduğunu düşünmüştür okul yıllarında.Çocukluk işte. Ortaokul yıllarında çalışmadan sınıfını geçmenin köprüsündeysi.Bir sipere uzanıp, savaşı kazanmak istiyordu üstelik. Öğretmeninin canını skıyordu Gökhan'ın bu tavrı.Ve sonunda sınıfın en çalışkan kızı Burcu Tarhanın yanına oturtulmakla cezalandırıldı.Arka sıralardaki haylaz Gökhan için, en ön sıradaki çalışkan bir kızın yanında oturmak piyangoydu belki de. Ve il sınavda, Gökhan'ın gözleri Burcunun yazılı kağıdının üzerinde radar gibi geziniyordu. "Bakma" dedi Burcu.Kağıdı eliyle kapattı.Gökhan gıcık oldu bilgilerinin tentelerini indiren bu kıza.Ve yazılı kağıdı Gökhanın kendi gerçkeleriyle gidiverdi öğretmenin önüne.Berbat bir yazılı kağıdı olarak! Olayın akşamı Burcu, Gökhanı annesine şikayet etti.Anne öğretmene gitti, öğretmende Gökhanın annesine. Olayın sonrasında fırtınalar kopacak sanırsınız, ama Burcu bugün Gökhanın kadim dostlarından biri.Gökhanın dostluk anlayışında sonsuzluk var zaten.Kötüyüde bir kenara yazıyor, iyiyi de... Yıllarca aynı sınıfta okuduğu erkek arkadaşı, günün birinde kız arkadaşına sarkıntılık etmişti.Yıllanmış arkadaşıyla aynı yerde nefes almadı bir daha. Gökhan Özen şu sıralar genç kızların gözdesi.Şarkıları dillerde dolaşırken, Gökhan eskisinden daha gururlu dolaşıyor sokaklarda. Oysa her şey daha dün gibi... Ay vuruyordu düşlerinin üzerine.Yalnızlıkla umutları arasında mola verdi bir gün.Erenköydeki evinin balkonundaydı."Seni yeneceğim İstanbul" diye yeniden haykırdı.Adını buğulu camlara yazdı. Karşı damdaki kargalar bile güldü ona. Sığınaksızdı!

Hiç yorum yok: