Günümüz dünyasında insan için varolabilmek üretime herhangi bir biçimde katkıda
bulunmakla mümkündür. Bir toplum için ise varolma; gelişme, ekonomik kalkınma ve
her alanda üretimin arttırılmasıyla gerçekleşir. Günden güne hızla gelişen teknoloji,
üretimin artmasına çok büyük ölçüde katkıda bulunmuştur; ancak unutmamak gerekir ki
geliştirilen her yeni aygıt , üretimde kullanılması aşamasında insana muhtaçtır.Verimliliğin ,
dolayısıyla üretimin artması, insan ile makine arasında güçlü bir uyum sağlanmasına bağlıdır.
İşte bu aşamada devreye ergonomi (işbilim)girer.
Ergonomi nedir sorusunun yanıtı sözcüğün anlamında gizlidir. Ergonomi aslında eski
bir Yunanca terimdir ve işbilimi anlamına gelir.İşbilimi , insan ve insanın işini yürüttüğü
çevre arasındaki uyumu arttırmak için çalışır; bu sayede insanın fizyolojik ve psikolojik
olarak yorulmasını, isteksizleşmesini, tembelleşmesini ve verimsizleşmesini engellemek için
uğraşır. Sözgelimi büroda çalışan bir insan için sandalye, masa, bilgisayar, yazıcı, telefon,
bilgisayar, kalemlik, faks cihazı gibi nesneler ; kapı , merdiven , koridor, asansör, tuvalet,
çalışma odası, toplantı odası, havalandırma sistemleri, pencere gibi yapı elemanları;
ışıklandırma, gürültü, manzara, sıcaklık, nemlilik gibi etkenler verimliliği etkiler. İşbilimi
insanın çevresinde yer alan bu değişkenleri insan için optimum düzeyde tutmayı amaçlar.
Daha ayrıntılı bir biçimde ele alacak olursak, ergonomi, insanların anatomik
özelliklerini, antropometrik karakteristiklerini, fizyolojik kapasite ve toleranslarını göz
önünde tutarak, endüstriyel iş ortamındaki tüm faktörlerin etkisi ile oluşabilecek, organik ve
psikososyal stresler karşısında, sistem verimliliği ve insan-makina-çevre uyumunun temel
yasalarını ortaya koymaya çalışan, çok disiplinli bir araştırma ve geliştirme alanıdır. ( Erkan,
1997)
Böyle bir tanım, iş ortamı ile insanın özelliklerinin uyumlu hale getirilmesi ve bu
çevrede ortaya çıkabilecek muhtemel problemlerin başlangıçta belirlenmesini ve önlenmesi
için gerekli tedbirlerin alınmasına imkan verir. Burada önemli olan, verimlilik ve rasyonellik
hedefleri ile iş görenlerin moral ve tatminin bağdaştırabilmektedir. Bunun bir diğer anlamı iş
gören-iş uyumunun sağlanmasıdır. Bir insanın kullandığı makina ne kadar gelişmiş olursa
olsun, eğer insan-makina uyumu sağlanamamışsa bu iki elemanın oluşturduğu sistemden
beklenen performansın elde edilmesi mümkün değildir.
Ergonomi konusu gereği, insanın işinde daha verimli olabilmesi için;
1- İşinde sağlık ve güvenlik içinde çalışması,
2- İşin, insanın antropometrik ölçülerine, beden gücüne ve kişisel özelliklerine uygun olarak
tasarlanması,
3- Her türlü alet, makina ve donanımın insan yetenekleriyle uyumlu bir şekilde tasarlanması,
4- Psiko-sosyal açıdan olumlu bir iş ortamın yaratılması ve çalışma hayatının insana önem
vermesi
gibi işlevleri yerine getirir.
Sözü edilen bu işlevlerin yerine getirilebilmesi için ergonomi; insanın fizyolojik ve
biyolojik özelliklerini enerji gereksinimini, insan-makina sistemlerini, enerjinin çalışma ile
ilişkisini, beslenme ve bunun çalışma ile ilişkisini, yorulmayı ve diğer çalışma koşullarını
inceler. Ergonomi, gürültü, renk ve ışık etüdü yapar, çalışma ve dinlenme sürelerinin
belirlenmesinde katkıda bulunur. Bu işlevler dikkate alındığında, ergonominin amaçlarını
aşağıdaki şekilde özetlemek mümkün olmaktadır.
1- İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması
2-İşgücü kayıplarının önlenmesi
3-Yorulmanın ve iş stresinin azaltılması
4-İş kazaları ve mesleki risklerin minimizasyonu
5-Verimlilik ve kalitenin yükseltilmesi
Ergonomide temel yaklaşım, anatomik, fizyolojik ve psikolojik özelliklerine ilişkin veri
ve bilgilerin, çeşitli araç-gereç ve fiziki çevre tasarımında, kişilerin konforunu, sağlığını ve
üretkenliğini arttıracak şekilde kullanılmasıdır. Bu durumda ergonominin ilgi alanları iki grup
altında toplanabilir.
1- İnsan-makina sistemleri
2- Çevre koşulları
1- İnsan Makina Sistemleri
En basit şekli ile bir sistem, insan ve onun kullandığı araç ya da gereç olarak
düşünülebilir. Basitten karmaşık sistemlere giderken, daktilo makinesi, hesap makinesi,
motorlu araçlar, elektronik cihazlar ve bilgisayarlar gibi giderek daha karmaşık özellikler
gösteren insan makine sistemlerini düşünebiliriz. Bu arada, otomatik sistemler,
telekomünikasyon sistemleri ve robotların da görev aldığı imalat sistemleri gibi ileri teknoloji
de düşünülebilir.
Bir sistem, kendi başına bir bütün, ayrı ayrı alt sistemlerden oluşmuş bir kompleks ya da
farklı yerlerde kurulmuş alt sistemleri birlikte içeren endüstriyel düzen olabilir.
Bir makine ünitesinin fonksiyonu, kullanılmasındaki kolaylık, verimliliği, yapısı ve
işlevlerinin insan faktörü ile işbirliğine yatkın olması, ekonomikliği ya da teknolojik düzeyi,
sistem tasarımının vazgeçilmez öğeleridir. Sistem tasarımı insan faktörüne sistemin entegre
bir parçası olarak yaklaşmalıdır. Sistemin kuruluşundaki temel amacın gerçekleştirilmesi için
fonksiyonların yeterli olması ve çeşitli fonksiyonların insan ve makine arasında akılcı bir
şekilde dağıtılması gerekir.
Sistem tasarımını daha detaylı bir şekilde ele aldığımızda, çeşitli değişkenler ve alt
ünitelerin birbirlerini etkileyen girişimi de açıkça görülecektir. Fonksiyonların dağılımı, ara
kesit tasarımı (insan - makine) ve operatörlere ait sorunlar gibi tasarım temellerinin her türlü
alternatifini dikkate alarak tasarın yapmak başarılı bir sistem kurmak için zorunludur.
Sistem Tasarımının Temelleri
a. Amacın Belirlenmesi
Bir sistemin amacı genellikle belirli girdilerden yararlanarak sistemden beklenen
ürünleri elde etmektir. Bu nedenle sistemin gerektirdiği girdilere göre, üretim beklentisi ve
zamanlama ilişkileri gözetilerek, yeterli ölçülerde bir insan makine sistemi ya da sistemleri
kurulacaktır. Böyle bir yaklaşımda bazen mühendislik tekniklerinden belli ölçülerde ödün
verilerek maliyet ve kullanıcı spesifikasyonları gibi önceliklere yer verilebilir. Bu nedenle
sistemin amacı iyi belirlenmeli, sistemde öngörülen yapısal ve fonksiyonel temeller açıkça
ortaya konmalıdır. Sistem kurulduğunda da bu sistemdeki insan ve makine faktörleri, temel
amaca dönük, verimli ekonomik ve aksaksız bir şekilde devreye girebilmelidir.
Bir tasarımcı sistemi düşünürken; hammaddeler, güç kaynakları, kalite standartları,
kalıntı ve atıklar sorunu, teknik ve teknolojik bilgi kaynakları, piyasa hareketleri, ödeme
dengeleri, kapital ve firma ekonomisi, estetik görüşler gibi pek çok öncelikleri dikkate almak
zorundadır.
b. Fonksiyonların Ayrımı
Sistem tasarımcısı daima fonksiyonlar açısından düşünmek durumundadır. Bu tür bir
yaklaşım çok iyi bilinen sistemlerde olduğu kadar karmaşık ve yepyeni sistemlerde de
önemlidir. Fonksiyonların önceden saptanması ve incelikli analizlerin yapılması daha sonra
verilecek tasarım kararlarını basitleştirmektedir. Bundan sonra yapılacak işlem, söz konusu
fonksiyonları gerçekleştirecek hangi insan ve makine yeteneklerinin bir araya getirileceği
sorununa çözüm aramaktır.
c. Fonksiyonların Dağıtımı
Modern endüstrilerde, fonksiyonların dağılımı yaklaşımında büyük ağırlık insan
faktörüne, daha doğrusu sistem operatörlerine kaymaktadır. Bir sistem ne ölçüde büyük olursa
olsun hedef o sistemin en az sayıda insan tarafından işletilmesidir. Aslında sistemde
kullanılan her türlü araç ve gereç operatörün yeteneklerine üç temel açıdan katkıda bulunurlar
Girdiler: İnsan duyu organlarını takviye eden cihazlar
Karar verme: Diğer kişiler, enformasyon sistemleri ve bilgisayar yardımlı karar
mekanizmaları gibi.
Fonksiyon geliştirme: İnsanın fonksiyonel yeteneklerini destekleyen tüm faktörler.
d. İşlemlerin Tanımı
Sistemlere insan faktörünün entegrasyonu için yapılacak ilk iş sistemin işlemlerini
tanımlamaktır. Bu tanımlamadan amaç insan faktörüne (operatör) verilecek fonksiyonların da
açıklıkla belirlenmesidir.
e. İş Tarifleri
İşlemler tanımlandıktan sonra makine ve operatöre düşen fonksiyonlar ayrılarak iş
tarifleri hazırlanabilir. İş tarifleri hem makinelere ait işletme ve bakım konusundaki
direktiflerin hazırlanmasına yardımcı olur, hem de operatörlerin niteliklerinin belirlenmesi
sonucu eğitim gereksinimlerine ışık tutar. İş tarifleri ayrıca insan - makine arakesitinin
temellerini verecek bilgileri de içerir.
f. Ara Kesit Tasarımı
İnsan ve makine faktörlerinden birinin teknik olanakları ile diğerinin becerilerini
kaynaştırarak optimal verim sağlayan bir sistem kurabilmek için makinelerin vereceği bilgiler
ve işaretler, operatörün algılama yeteneklerine göre sinyalleştirilmeli ve kontrol sistemleri de
insan faktörünün fiziksel beceri ve yetenekleri ile bağdaştırılmalıdır.
Başarılı bir tasarım için, insan - makine ara kesitindeki işlemlerin gerektireceği ehliyet
ve meslek bilgilerinin de iyi saptanmış olması gerekir. Modern sistemlerde genellikle kontrol
işleri giderek basitleştirilmekte, sistemlerin kuruluş, bakım ve onarım hizmetleri teknik
bilgileri yeterli personele bırakılmaktadır.
Bütün bu yaklaşımlarda insan faktörünün dikkate alınmasının önemli gerekçeleri vardır.
Örneğin insanların genellikle tek kanallı bir algı ve işlem sistemi gibi çalıştığı gerçeği ara
kesit tasarımlarında dikkat edilmesi gereken bir etkendir.
2- Çevre Koşulları
a. Aydınlatma
İşgörenlerin kendilerini rahat ve ışıklı bir ortamda bulmaları ve daha istekli bir şekilde
çalışabilmeleri için yeterli ve tatmin edici bir aydınlatma düzeyi tercih edilmelidir. İyi bir
aydınlatmanın en önemli koşulu aydınlatmanın yeterli olmasıdır. Yeterli aydınlatma
verimliliği doğrudan ve net olarak arttırır.
b. İklim Etkileri
İklim koşullarının insana etkisini saptayabilmek için insan metabolizmasının
özelliklerinin bilinmesi gerekir. İnsan bedeni metabolik olarak belirli bir iç ısıya
ayarlanmıştır. Ortamın ısısının metabolik ihtiyaçlara uygun olmaması halinde bedenin
kendine özgü korunma dinamiği vardır. Örneğin, ortam ısısının yükselmesi halinde, merkezi
sinir sistemi derideki kan dolaşımını hızlandırır ve ter bezlerini uyararak terlemeyi başlatır.
Endüstride çalışan insanların ortamdaki ısı stresinden korunmaları için koruyucu giyim
kullanmak ya da ortam stresini zararsız düzeyde tutacak ısıtma veya havalandırma önlemleri
almak gereklidir. İnsan bedeninin iç ısısını etkileyen faktörler; işyerindeki hava hareketleri,
ortam ısısı, yayılan ısı ve bunun kaynakları, ortam nemlilik derecesi, yapılan işlerin fiziksel
düzeyi, insan bedeninin metabolik gereksinimleri ve uyum yetenekleri olarak özetlenebilir.
İklimin işçilerin verimliliği üstünde oldukça önemli bir etkisi vardır. Örneğin iş
ortamında aşırı ısının genel organik direnci azalttığı, iş verimini düşürdüğü, kramplar ve ısı
çarpması gibi etkileri olduğu bilinmektedir. Veya Uzun süre soğuk bir işyerinde çalışan
insanların aşırı gıda aldıkları, vücutlarının yağlanarak kilo aldıkları böylece iş verimlerinin
düştüğü görülmüştür.
c. Gürültü
Endüstride gürültü üç temel nedenle önemlidir: Çalışanlar gürültüden rahatsız olurlar ve
hoşlanmazlar, gürültü işitme kayıplarına neden olur ve iş verimliliği üzerinde olumsuz etkiler
yapar. Aslında işçilerin rahatsız oldukları bir gürültü düzeyi onların işitme organlarını
zedeleyecek kadar tehlikeli olmayabilir. Belli bir düzeydeki gürültü, işçilerin veriminde de
önemli aksama yaratmayabilir. Hatta, bazı gürültülü işyerlerinde çalışanların bundan şikayetçi
olmadıkları da görülebilir.
Gürültünün zararlı etkisi kulak zarında bir zedelenme şeklinde olmaz. Devamlı gürültülü
bir ortamda zedelenen kısımlar, iç kulaktaki, ses dalgalarını sinirsel uyarılara çeviren çok
hassas yapılı organlarıdır. Böyle bir işitme kaybı, genellikle gürültüye maruz kalan şahıs
tarafından kolay farkedilmez. Bunun temel nedeni, işitme kayıplarının çok uzun sürelerde
oluşmasıdır. İnsanların işitme kayıplarını kolay farkedememesinin bir diğer nedeni de, bu
kayıpların her frekans düzeyinde aynı olmamasıdır.
İşyerinin devamlı ve yüksek düzeyde gürültülü olmasının, iş verimi üzerinde olumsuz
etkileri olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, monoton ve çok sessiz bir iş ortamının
uyuşukluk ve uyku hali yarattığı dikkate alınırsa, sağlık açısından bir sakıncası olmayacak
düzeyde bir gürültünün bir tür uyanıklık etkeni olduğu da düşünülebilir. nitekim böyle bir
gürültülü ortamda çalışan işgörenlerin, reaksiyon zamanlarının daha kısa olduğu saptanmıştır.
araştırmacılara göre, gürültülü ortamda çalışma, insanların titizliğini ve incelikli iş görme
alışkanlıklarını olumsuz bir şekilde etkilemekte ve iş kazaları olasılığını da arttırmaktadır.
d. Titreşim ve Etkileri
İnsanoğlunun oturduğu yerler, temas ettikleri ya da ellerinde tuttukları titreyen araç ve
gereç, her türlü makine ve araçların neden olduğu sarsıntılar, uzun dönemde zararlı etkiler
yaratabilmektedir. Bu alanda yapılan araştırmalar; kinestetik duyu organlarında, kas, bağ ve
eklem algılama sistemlerinde, iç kulak denge organında, derinin duyarlı kıl dibi ve deri altı
organlarında, alt ve üst etraf kılcal damar ağında zararlı ve kalıcı etkiler I göstermiştir.
Titreşimin en tipik örneği, soğuk iklim koşullarında motorlu testereler ile odun kesen işçilerde
görülmüştür. «Beyaz veya Soğuk parmak» olarak bilinen bu durum el parmaklarına gelen
kılcal damarların daralmasıdır. Titreşimin ayrıca, devamlı baş ağrıları, göz yuvarlağında
devamlı titreşimler, uzak görme netliği kayıpları, genel denge bozuklukları, sırt ve boyun
kaslarında sertlik, sindirim sistemi rahatsızlıkları gibi sorunlar yaratabildiği haller de vardır.
Titreşim etkilerinden korunabilmek için, titreşimi kaynaktan kesmek, taşıtlarda oturma
yerinde süspansiyon düzeninin, titreşim yapan el cihazlarının ve motorlu aletleri kullananların
sık sık değiştirilerek çalıştırılması gibi önlemler alınabilir.
e. Zararlı Maddeler
Endüstride ve çeşitli işyerlerinde, işçi sağlığı açısından önemli sakıncaları bulunan;
tozlar, mikroplar, zehirli maddeler ve radyasyon gibi faktörler, ergonomik açıdan büyük önem
taşırlar. Çeşitli işyerlerinde hijyenik kurallara uyulmadığı için bulunabilen ve çok çeşitli
hastalıklara neden olabilen ortam zararlılarının tümünü incelememize gerek olmasa da çoğu,
ölümcül hastalıklara neden olabilen bu etkenleri kısaca belirtmekte yarar vardır.
Zararlı maddelerin ilk etkisi, fizyolojik güç ve kapasite kayıpları olduğu için, işgörenlerin
verimliliği üzerinde olumsuz değişimlerdir. Tozlara bağlı akciğer hastalıkları buna örnek
olarak gösterilebilir. Silisyum, asbest, berilyum, kömür tozu gibi zararlı etkileri iyi bilinen
tozların, iş ortamında belli düzeylerin üzerinde bulunması çeşitli toz hastalıklarına neden
olmaktadır. Uzun dönemde ölümcül olan bu toz hastalıkları, giderek etkisini arttırır ve
işgören, tozlu ortamdan uzaklaştırılsa bile kalıcı zararları vardır.
İşyeri hijyeni ve işçi sağlığı açısından çok önemli olan bu tür ortam zararlılarının, çalışanlara
zarar verecek düzeyde olmaları insan faktörü ve topyekün insanca iş düzeni açısından
önemlidir.
Ergonomi ve Antropometrik Tasarım
Üretimin başlıca üç öğesi olan İnsan, Makine ve Malzemenin birbiri ile optimum
etkileşiminin sağlanması ise çağdaş bilim düzeyinin ışığında ancak İşbilim sayesinde
mümkündür. İnsanın yeniden tasarlanması mümkün olmadığından, ölçülerinin dağılımının
bilinmesi ve İnsan-Makina sistemlerinin tasarımının bu ölçülere göre yapılması gereklidir. Bu
ölçüler bilinmeden optimum etkileşimin sağlanması ve rasyonel, yorucu olmayan, güvenliği
sağlanmış bir iş ortamının elde edilmesi mümkün olmaz. Bir makine teknik özellikler
bakımından ne kadar mükemmel olursa olsun, onu kullanan insanın ölçülerine ve
biyomekanik özelliklerine uygun değilse verimli bir çalışma yapılamaz.
Antropometri; insan vücudunun boyutları ile ilgilenen özel bir bilim dalıdır. Bu
boyutlar; uzunluk, genişlik, yükseklik, ağırlık ve çevre boyutları gibi farklı teknikleri içerir.
Antropometrinin biyomekanik yaklaşımı ise genelde, hareket hudutları, kuvvet gereksinimi,
davranış hızı gibi yaklaşımlarda insan vücudu boyutlarının etkisini inceler. Antropometrik
çalışma yapılırken ölçülerin çalışanların büyük bir kısmına uygun olması gerekir. İşbilime ait
kaynaklarda genellikle çalışanların % 90 oranındaki bir bölümüne uygun ölçülendirme esas
alınmaktadır. Bu oran normal dağılım eğrisi üzerindeki % 5 ve % 95 'lik oranlar arasına
karşılık gelmektedir.
Ergonominin diğer Endüstri Mühendisliği konularına katkısı
Endüstri mühendisliğinin en önemli uğraşı alanlarından birisinin insan–makine
sistemleri olduğunu göz önünde bulundurursak,ergonominin endüstri mühendisliği açısından
önemini de kavramış oluruz. Sonuçta üretim sistemlerinin en önemli birimi insandır ve
insanın çalışma ortamı ile uyum içerisinde olması verimliliği arttırır, bu da bir endüstri
mühendisinin istediği şeydir zaten.
Ergonominin özellikle “İş Etüdü” konusunda büyük bir önemi vardır. İş etüdü, gelişme
olanağı yaratabilmek amacıyla, belirli bir olayı ya da etkinliği ekonomiklik ve etkenlik
yönünden etkileyen tüm kaynakları ve etmenleri dizgesel olarak araştırmaya yönelik ve insan
çalışmasını geniş kapsamda inceleyen bir teknik olup özellikle metot (yöntem) etüdü ve
zaman etüdü teknikleri için kullanılan genel bir terimdir.
İş etüdü verimlilikle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle mevcut kaynaklardan sağlanacak
üretimi, çok az ya da hiç yatırım gerektirmeksizin, arttırmak amacıyla çok yaygın olarak
kullanılmaktadır.
Uzun dönemde verimliliği arttırmanın en iyi yollarından biri yeni süreçler geliştirmek ve
daha modern fabrika ve donatım kurmaktır. Oysa bu tür bir yaklaşım büyük sermaye
gerektirir ve eğer sermaye araçları yerli olarak yapılamıyorsa dış kaynaklara ihtiyaç duyulur.
Ayrıca verimlilik arttırma sorununa sürekli ileri teknoloji alımı ile yaklaşılmak istenmesi de iş
olanaklarını çoğaltmayı engelleyici bir ortam oluşturabilir. İş etüdü, verimliliği arttırma
sorununa, dizgesel bir çözümleme yöntemiyle, mevcut işlemlerin, süreçlerin ve iş
yöntemlerinin etkenliğini arttırarak çözümleme yönünden yaklaşır. Böylece verimlilik artışına
çok az ya da hiç sermaye yatırımı gerektirmeksizin katkıda bulunur.
İş etüdü metot etüdü ve zaman etüdü tekniklerini kapsamaktadır. İş etüdü çalışması
sırasında metot etüdüne başlamadan önce ergonomik tasarım çalışmasının yapılmış olması
gerekir. İş etüdünün aşamaları; ergonomik tasarım, metot etüdü ve zaman etüdü olarak ifade
edilebilir. İş etüdünün teknikleri olan metot ve zaman etüdü aşağıda tanımlanmıştır.
1- Metod Etüdü
Metot Etüdü; insanlar, makinalar veya insan-makina sistemlerince gerçekleştirilen
işlemlerin daha kolay, daha düşük maliyet ile, daha yüksek kalite ile, daha verimli, daha kısa
sürede ve daha insancıl bir ortamda yapılabilimesi amacıyla, mevcut metotun incelenmisi,
kaydedilmesi, analizi ve eleştirisi yoluyla yeni metotlar geliştirmede kullanılan bir
yaklaşımdır. Genel bir matematiksel yönü yoktur. Gözlem, görüşme ve döküman inceleme
yoluyla toplanan bilgiler esas alınır, adım adım daha iyiye ulaşma yolu ile etüt sürdürülür.
Amaç iş veya işler ile işi yapan veya yapanlar arasındaki ilşkileri inceleyerek, işin en etkin
verimli nasıl yapılabileceğini belirlemektir. Metot etüdünün uygulanması, iyi bir gözlem,
etkin beşeri ilişkiler ve ikna kabiliyeti, yeterli bilgi ve yaratıcılık, çalışana işbaşı eğitimi ve
katılım ile uygulama cesareti ve yönlendirme esaslarına dayanır.
Metot Etüdü üretim sistemlerinde aşağıdaki seviyelerde uygulanır:
1. Fabrikalar arası ilişkilerde,
2. Fabrikadaki atölyeler arası ilişkilerde,
3. Atölye içindeki iş istasyonları arası ilişkilerde,
4. İş elemanları (insan, makine, alet vb.) arası ilişkilerde,
5. İş elemanları-iş ortamı ilişkilerinde,
6. Makine insan, insan-insan ilişkilerinde,
7. İnsan-diğer iş elemanları arası ilişkilerde,
8. Sadece insan hareketlerinin incelenmesinde
Metod Etüdü Uygulamaları
a. İş Akış Şeması(İşçiye Göre)-[Flow Process Chart (Man Type)]
b. Akış Şeması (Malzemeye Göre)- [Flow Process Chart (Material Type) ]
c. İki El Proses Şeması [(Right and Left Hand Charts)]
Özellikle iki el proses şemasının ergonomiyle bağlantısı vardır. İki el proses şeması,
ergonominin bir parçası olan antropometrik ölçümlere dayalı olarak uygulanır. Bu şemada
çeşitli semboller kullanılır:
İşlem: Kavrama, yakalama, bırakma, koyma, yerleştirme, çıkarma, kullanma vb. faaliyetler.
Taşıma: Bir noktaya malzemeyle veya malzemesiz olarak erişme veya 0 noktadan uzaklaşma
hareketi (hareket el, kol veya ayaklar için söz konusudur).
Gecikme: El, kol veya ayakların boş olarak beklemesi.
Sürekli Depolama- Tutma: Depolama terimi yerine tutma terimi kullanılır. İşin veya
malzemenin tutulma durumunu gösterir.
Muayene: İki el proses şemalarında pek kullanılmaz. Bu tür faaliyetler işlem sınıfı içinde
düşünülür.
İki el proses şemalarında yeni yöntemin geliştirilmesi, özellikle çalışılan yerin etkin bir
şekilde düzenlenmesine bağlıdır. Her ne kadar tüm olaylar için geçerli olmasa da hareket
ekonomisine ait kural ve prensipler aşağıda verilmiştir
Hareket Ekonomisi
A) İnsan Vücudunun Kullanımı :
1. İki el hareketlerine aynı anda başlamalı ve bitirmelidir.
2. Dinlenme zamanlan hariç iki el aynı anda boş olmamalıdır.
3. Kolların hareketleri zıt ve simetrik yönlerde olmalı ve aynı anda hareket
etmelidir .
4. Eller mümkün olduğu kadar dar bir alanda hareket ettirilmelidir.
5. Momentlerden mümkün olan her yerde yararlanılmalıdır, kas gücüne olan ihtiyaç
minimumda tutulmalıdır.
6. Ellerin düzgün ve sürekli hareketleri, zikzak yapan veya anı ve keskin yön değişimi
gerektiren hareketlere tercih edilmelidir.
7. Balistik hareketler (başlatıldıktan sonra fazla dikkat ve yönlendirme gerektirmeyen),
kısıtlı ve kontrollü hareketlerden daha hızlı, kolay ve duyarlıdır.
8. Mümkün olduğu kadar iş, ritmik hareketlere izin verecek şekilde düzenlenmelidir.
Ritim çalışanın düzgün ve otomatik performansı için esastır.
B) İş Yerinin Düzenlenmesi
1. Tüm araç, gereç ve malzemelerin belirli ve anmış yerleri olmalıdır.
2. Araç, gereç ve malzemeler işçinin ön tarafında, y da ve kolay kavranabilir durumda
olmalıdır.
2.1. işlenen malzemelerin sonraki işlemlere kutu, sandık vb. yollar ile aktarımında
yerçekimi kuvvetinden yararlanılmalıdır.
2.2. Malzeme ve araç-gereç, iş hareketlerinin sırasına uygun şekilde yerleştirilmelidir.
2.3. Uygun aydınlatma gerçekleştirilmelidir.
2.4. İş yüzeyi ve oturma yerinin yüksekliği ayarlanabilir olmalıdır.
C) Teçhizatın Düzenlenmesi
1. Kas kuvvetinin azaltılması, işin daha kolay yapılabilmesi için takım, tertibat ve
aparatlardan yararlanılmalı, ayak kumandalı sistemler kullanılmalıdır.
2. Aletlerin iki veya daha fazla fonksiyonlu olanları tercih edilmelidir.
3. Farklı parmakların belirli hareketleri yapması gerektiğinde, daktilo ile yazışta
olduğu gibi, yükün parmakların kapasitelerine uygun şekilde dağıtıldığı teçhizatlar
kullanılmalıdır.
4. Aletlerin tutma yerleri elin yüzeyi ile tam temas halinde olacak şekilde olmalıdır.
5. Manivela, el arabası gibi teçhizat işçinin pozisyonunu az değiştirerek kullanabileceği
şekilde yerleştirilmelidir.
Ayrıca yorucu olmayan vücut hareketi hareketsizliğe tercih edilmeli, hassasiyet gerektiren
hareketlerde yönlendirici işaret ve teçhizattan yararlanılmalı, gereksiz hareketler elimine
edilmeli, ağır olan teçhizatın ağırlığı askı vb. yollar ile azaltılmalı, dar çalışma noktalan
genişletilmeli, kol ile yapılabilen hareketler mümkün olduğu kadar parmak ile yapılabilir hale
getirilmeli, kadran türü göstergeler yerine uyaran sayısal göstergeler kullanılmalı, mümkün
olduğu kadar simetrik malzeme ve teçhizat kullanılmalı, zemine eğilme yerine iş, malzeme ve
teçhizat alma-koyma yüzeyleri yükseltilmeli, alma-kaldırma hareketleri yerine çekme-itme
hareketleri (az kuvvet harcayarak) tercih edilmelidir.
Yukarıda Metod etüdü hakkında verilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi ergonominin
metod etüdüne oldukça fazla katkısı vardır. Metod etüdünün uygulanması sırasında
ergonomik ölçümler ve yasalar göz önünde tutulmakta ve bunlara bağlı olarak insan-makina
sistemlerinin verimliliği arttırılmaya çalışılmaktadır.
Endüstriyel Psikoloji
Endüstri psikolojisinin amacı; İnsan ve işten meydana gelen kompleks yapının, yani
insan ile iş arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Endüstri psikolojisi, işçinin işini
benimsemesine, onun hizmetlerinden faydalanan işyerine tamamıyla bağlanmasına ve aynı
zamanda, iş kadrosu içinde bedeni, zihni ve ahlaki gelişimine ve tatminine ait problemlere
çözümler getirmeyi amaçlayan bir bilim dalıdır.
Medeniyetin daha önceki devirlerinde yapılan hata, insanın kendi kendine gelişen bir
varlık, kendi durumunu hür bir şekilde tayin edebilen, hareketlerinden tamamıyla sorumlu
bulunan ve, gelişimini sağlayacak şahsi imkanlarını yalnız kendi iç kuvvetlerinden elde eden
bir varlık olarak düşünülmüş olması idi. Çevre ancak insanın ihtiyaçlarını tatmin etmeğe
tahsis edilmiş “pasif bir yemlik”, onun yaratıcı arzusuna uygun bir şekil almaya elverişli basit
bir madde, yani ihmal edilebilir bir değer olarak düşünülmüştür.
Halbuki çevre aktiftir; o insana şekil verir, hatta ona karşı tepki gösterir ; çevre elverişli
veya elverişsiz, zengin veya fakir, uyarıcı veya zayıflatıcı olabilir.
Gerçekten, insanın içinde yaşadığı çeşitli çevrelerden birisinin yani iş çevresinin de
oldukça dikkatli bir biçimde incelenmesi gerekir. İş yalnız gerekli bir kazanç aracı değildir, o
aynı zamanda tam manasıyla sosyal bir uğraştır. İş sahasından ibaret olan bu hayat sahası,
eski zamanlarda günümüze oranla basit idiyse de, zamanımızda son derece kompleks bir hale
gelmiştir, bunun için, vaktiyle insanın aklına bile gelmeyen birçok problemler ortaya
çıkmıştır.
İş dünysasının problemlerinin, eski zamanların görüş tarzlarından farklı olan yeni görüş
tarzlarına göre çözülmesi gerekmektedir. İşyerinin organizasyonu sadece teknik açıdan değil
insani açıdan da ele alınmalıdır. İşin bilimsel bir şekilde organize edilmesi artık işin insana
uygun bir şekilde organize edilmesinden ayrı olarak düşünülemez. Bu sebeple, en önemli
mesele insanın bilinmesidir.
Endüstriyel psikoloji iş hayatında insanın incelenmesi uğraşını şu üç açıdan ele alır:
1- İnsan niçin çalışır?
2- İnsanın işinde karşılaşabileceği tatminsizlikler, yani insanın şikayetleri.
3- Çalışma şekillerinin ve metodların önemli psikolojik ihtiyaçlara uydurulması.
1- İnsan niçin çalışır?
Bu soruya eskiden basit bir cevap verilmişti: İnsan karnını doyurmak için, daha doğrusu,
beslenme, barınma, giyinme gibi fiziki ihtiyaçları olduğu için çalışıyordu. Para ortaya
çıktıktan sonra ise, insan, yalnız gerekli fiziki ihtiyaçlarını tatmin etmesine değil, fakat
aynı zamanda, tasarruf yoluyla, emniyetini, işsizliğe karşı gerekli emniyetini, en
sonunda emekliliğe karşı emniyetini sağlamasına imkan veren parayı kazanmak için
çalışıyordu. Gnünümüzde ise insan sadece para kazanmak için değil aynı zamanda
sosyal statü kazanmak sosyal ihtiyaçlarını da tatmin etmek için çalışmaktadır.
2- İnsanın Şikayetleri
A. Ekonomik Şikayetler
Bunlar, aylı ücretle, iş emniyetiyle, yemek parasıyla veya yol parasıyla ilgili
şikayetlerdir.
B. İşçinin “şahsı” ile İlgili Şikayetler
Bunlar her işçinin tek başına bir birey,ayrı bir şahıs olmalarından ileri gelen
şikayetlerdir. Her işçi kendisine verilen işle ilgili, terfi ile ilgili, diğer işçilerle olan
ilişkileriyle ilgili, kendini geliştirme imkanlarıyla ilgili ve nihayet yönetimle ilgili şikayetlerde
bulunabilir.
C. Teknik Sektöre ait Şikayetler
Bu şikayetler işin yapılış şartlarına bağlıdır; bu şartların bazıları zihni, bazıları ahlaki ve
bazılarıda bedeni olduğundan bunları üç grup altında inceleriz:
a. İşe ait akli şartlarla ilgili şikayetler
Bunlar işlerin fazla götürü olması, fazla monoton olması veya işçinin neyi ne zaman ve
nasıl yapacağının çok empoze edilmesi sonucunda oluşan şikayetlerdir.
b. İşe ait teknik ahlakla ilgili şikayetler
Bunlar içiyle yönetim arasında fazla bölmeler oluşturulmasıyla ilgili, iş saatleriyle ilgili,
işçilerin başka yerlere nakilleriyle ilgili ve genel olarak işçinin “ruhi iklimiyle” ilgili
şikayetler olabilir.
c. İşe ait bedeni şartlarla ilgili şikayetler
Bu şikayetlerin bazıları maddi çevre ile: yani yetersiz ışıklandırma ile, kötü ısınma ile
(fazla sıcak veya fazla soğuk), iş ortamının sağlığa zararlı olması ile (havalanndırmanın
yetersiz olması, zehirli maddelerin bulunması) ve aşırı gürültü ile ilgilidir.
Bu şikayetlerin bir kısmı da yorgunluktan ileri gelir:
- dinlenme zamanının kısa olması sebebiyle
- yoğun çalışmaya ayak uydurulamaması; çünkü yoğun çalışma bireysel ölçüyü aşan,
yani bireyin takatını aşan devamlı bir bedeni gayret gösterilmesini gerektirir.
- işçinin uygunsuz vaziyetlerde çalışmasının (vücudunun veya uzuvlarının uygunsuz
vaziyetler almasına) sebep olduğu çalışma mahalline alışılamaması. (Örneğin işçinin hep
ayakta ileriye doğru uzanmış vaziyette durması, hep yerinde sayması)
3- Çalışma şekillerinin ve metodların önemli psikolojik ihtiyaçlara uydurulması
Bu madde, şikayetlerle ilgili ikinci maddede sayılan problemlerin ve şikayetlerin nasıl
giderileceği konusunu inceler ve bu meselelerin halledilmesi için gerekli yöntemleri sıralar.
Yukarıda üç grup altında toplanan şikayetlerin giderilmesi işçinin iş hayatındaki mutluluğu
için büyük önem teşkil eder.
Ergonomi-Endüstriyel Psikoloji İlişkisi
Ergonominin endüstriyel psikolojiyle ilişkisi işe ait bedeni şartlarla ilgili şikayetlerin
giderilmesi bölümüne girer. İşçinin çalışırken elverişli bir çevreye ihtiyacı vardır. En iyi
sıcaklık şartları, en iyi aydınlatma şartları, kulakları rahatsız etmeyecek kadar gürültülü bir
ortam, estetik bakımdan uygun bir dekorasyon (uygun renkler) ve sağlık bakımından uygun
bir ortam (çalışma yerleri temiz olmalı) temin edildiği takdirde; ve işçinin çalıştığı iş
istasyonundaki insan-makina sistemleri ergonomik açıdan optimal kullanım kolaylığı
sağlıyorsa ve fiziki ölçütlere uygunsa işçinin işyerindeki bedeni şartlarla ilgili şikayetleri
ortadan kalkacaktır. Bu durumda işçinin işyerinde mutsuz olmasına sebep olabilecek önemli
unsurların büyük bir kısmı ekarte edilmiş olacaktır.
Ergonomik açıdan en mükemmel şartlar sağlandığı zaman işçi işinde rahat olacak,
konsantrasyonunu bozan fiziksel etkenlerden arınmış bir biçimde kendini işine verebilecektir.
Bu da işin kalitesini, hızını ve böylelikle verimini arttıracaktır. İşçilerin tek tek veriminin
artması toplu olarak üretimin de veriminin artması anlamına gelir
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder