Google
 

6 Kasım 2007 Salı

Ergonomi nedir?

Günümüz dünyasında insan için varolabilmek üretime herhangi bir biçimde katkıda

bulunmakla mümkündür. Bir toplum için ise varolma; gelişme, ekonomik kalkınma ve

her alanda üretimin arttırılmasıyla gerçekleşir. Günden güne hızla gelişen teknoloji,

üretimin artmasına çok büyük ölçüde katkıda bulunmuştur; ancak unutmamak gerekir ki

geliştirilen her yeni aygıt , üretimde kullanılması aşamasında insana muhtaçtır.Verimliliğin ,

dolayısıyla üretimin artması, insan ile makine arasında güçlü bir uyum sağlanmasına bağlıdır.

İşte bu aşamada devreye ergonomi (işbilim)girer.

Ergonomi nedir sorusunun yanıtı sözcüğün anlamında gizlidir. Ergonomi aslında eski

bir Yunanca terimdir ve işbilimi anlamına gelir.İşbilimi , insan ve insanın işini yürüttüğü

çevre arasındaki uyumu arttırmak için çalışır; bu sayede insanın fizyolojik ve psikolojik

olarak yorulmasını, isteksizleşmesini, tembelleşmesini ve verimsizleşmesini engellemek için

uğraşır. Sözgelimi büroda çalışan bir insan için sandalye, masa, bilgisayar, yazıcı, telefon,

bilgisayar, kalemlik, faks cihazı gibi nesneler ; kapı , merdiven , koridor, asansör, tuvalet,

çalışma odası, toplantı odası, havalandırma sistemleri, pencere gibi yapı elemanları;

ışıklandırma, gürültü, manzara, sıcaklık, nemlilik gibi etkenler verimliliği etkiler. İşbilimi

insanın çevresinde yer alan bu değişkenleri insan için optimum düzeyde tutmayı amaçlar.

Daha ayrıntılı bir biçimde ele alacak olursak, ergonomi, insanların anatomik
özelliklerini, antropometrik karakteristiklerini, fizyolojik kapasite ve toleranslarını göz
önünde tutarak, endüstriyel iş ortamındaki tüm faktörlerin etkisi ile oluşabilecek, organik ve
psikososyal stresler karşısında, sistem verimliliği ve insan-makina-çevre uyumunun temel
yasalarını ortaya koymaya çalışan, çok disiplinli bir araştırma ve geliştirme alanıdır. ( Erkan,
1997)
Böyle bir tanım, iş ortamı ile insanın özelliklerinin uyumlu hale getirilmesi ve bu
çevrede ortaya çıkabilecek muhtemel problemlerin başlangıçta belirlenmesini ve önlenmesi
için gerekli tedbirlerin alınmasına imkan verir. Burada önemli olan, verimlilik ve rasyonellik
hedefleri ile iş görenlerin moral ve tatminin bağdaştırabilmektedir. Bunun bir diğer anlamı iş
gören-iş uyumunun sağlanmasıdır. Bir insanın kullandığı makina ne kadar gelişmiş olursa
olsun, eğer insan-makina uyumu sağlanamamışsa bu iki elemanın oluşturduğu sistemden
beklenen performansın elde edilmesi mümkün değildir.

Ergonomi konusu gereği, insanın işinde daha verimli olabilmesi için;

1- İşinde sağlık ve güvenlik içinde çalışması,

2- İşin, insanın antropometrik ölçülerine, beden gücüne ve kişisel özelliklerine uygun olarak

tasarlanması,

3- Her türlü alet, makina ve donanımın insan yetenekleriyle uyumlu bir şekilde tasarlanması,

4- Psiko-sosyal açıdan olumlu bir iş ortamın yaratılması ve çalışma hayatının insana önem

vermesi

gibi işlevleri yerine getirir.

Sözü edilen bu işlevlerin yerine getirilebilmesi için ergonomi; insanın fizyolojik ve

biyolojik özelliklerini enerji gereksinimini, insan-makina sistemlerini, enerjinin çalışma ile

ilişkisini, beslenme ve bunun çalışma ile ilişkisini, yorulmayı ve diğer çalışma koşullarını

inceler. Ergonomi, gürültü, renk ve ışık etüdü yapar, çalışma ve dinlenme sürelerinin

belirlenmesinde katkıda bulunur. Bu işlevler dikkate alındığında, ergonominin amaçlarını

aşağıdaki şekilde özetlemek mümkün olmaktadır.

1- İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması

2-İşgücü kayıplarının önlenmesi

3-Yorulmanın ve iş stresinin azaltılması

4-İş kazaları ve mesleki risklerin minimizasyonu

5-Verimlilik ve kalitenin yükseltilmesi

Ergonomide temel yaklaşım, anatomik, fizyolojik ve psikolojik özelliklerine ilişkin veri

ve bilgilerin, çeşitli araç-gereç ve fiziki çevre tasarımında, kişilerin konforunu, sağlığını ve

üretkenliğini arttıracak şekilde kullanılmasıdır. Bu durumda ergonominin ilgi alanları iki grup

altında toplanabilir.

1- İnsan-makina sistemleri

2- Çevre koşulları

1- İnsan Makina Sistemleri

En basit şekli ile bir sistem, insan ve onun kullandığı araç ya da gereç olarak

düşünülebilir. Basitten karmaşık sistemlere giderken, daktilo makinesi, hesap makinesi,

motorlu araçlar, elektronik cihazlar ve bilgisayarlar gibi giderek daha karmaşık özellikler

gösteren insan makine sistemlerini düşünebiliriz. Bu arada, otomatik sistemler,

telekomünikasyon sistemleri ve robotların da görev aldığı imalat sistemleri gibi ileri teknoloji

de düşünülebilir.

Bir sistem, kendi başına bir bütün, ayrı ayrı alt sistemlerden oluşmuş bir kompleks ya da

farklı yerlerde kurulmuş alt sistemleri birlikte içeren endüstriyel düzen olabilir.

Bir makine ünitesinin fonksiyonu, kullanılmasındaki kolaylık, verimliliği, yapısı ve

işlevlerinin insan faktörü ile işbirliğine yatkın olması, ekonomikliği ya da teknolojik düzeyi,

sistem tasarımının vazgeçilmez öğeleridir. Sistem tasarımı insan faktörüne sistemin entegre

bir parçası olarak yaklaşmalıdır. Sistemin kuruluşundaki temel amacın gerçekleştirilmesi için

fonksiyonların yeterli olması ve çeşitli fonksiyonların insan ve makine arasında akılcı bir

şekilde dağıtılması gerekir.

Sistem tasarımını daha detaylı bir şekilde ele aldığımızda, çeşitli değişkenler ve alt

ünitelerin birbirlerini etkileyen girişimi de açıkça görülecektir. Fonksiyonların dağılımı, ara

kesit tasarımı (insan - makine) ve operatörlere ait sorunlar gibi tasarım temellerinin her türlü

alternatifini dikkate alarak tasarın yapmak başarılı bir sistem kurmak için zorunludur.

Sistem Tasarımının Temelleri

a. Amacın Belirlenmesi

Bir sistemin amacı genellikle belirli girdilerden yararlanarak sistemden beklenen

ürünleri elde etmektir. Bu nedenle sistemin gerektirdiği girdilere göre, üretim beklentisi ve

zamanlama ilişkileri gözetilerek, yeterli ölçülerde bir insan makine sistemi ya da sistemleri

kurulacaktır. Böyle bir yaklaşımda bazen mühendislik tekniklerinden belli ölçülerde ödün

verilerek maliyet ve kullanıcı spesifikasyonları gibi önceliklere yer verilebilir. Bu nedenle

sistemin amacı iyi belirlenmeli, sistemde öngörülen yapısal ve fonksiyonel temeller açıkça

ortaya konmalıdır. Sistem kurulduğunda da bu sistemdeki insan ve makine faktörleri, temel

amaca dönük, verimli ekonomik ve aksaksız bir şekilde devreye girebilmelidir.

Bir tasarımcı sistemi düşünürken; hammaddeler, güç kaynakları, kalite standartları,

kalıntı ve atıklar sorunu, teknik ve teknolojik bilgi kaynakları, piyasa hareketleri, ödeme

dengeleri, kapital ve firma ekonomisi, estetik görüşler gibi pek çok öncelikleri dikkate almak

zorundadır.

b. Fonksiyonların Ayrımı

Sistem tasarımcısı daima fonksiyonlar açısından düşünmek durumundadır. Bu tür bir

yaklaşım çok iyi bilinen sistemlerde olduğu kadar karmaşık ve yepyeni sistemlerde de

önemlidir. Fonksiyonların önceden saptanması ve incelikli analizlerin yapılması daha sonra

verilecek tasarım kararlarını basitleştirmektedir. Bundan sonra yapılacak işlem, söz konusu

fonksiyonları gerçekleştirecek hangi insan ve makine yeteneklerinin bir araya getirileceği

sorununa çözüm aramaktır.

c. Fonksiyonların Dağıtımı

Modern endüstrilerde, fonksiyonların dağılımı yaklaşımında büyük ağırlık insan

faktörüne, daha doğrusu sistem operatörlerine kaymaktadır. Bir sistem ne ölçüde büyük olursa

olsun hedef o sistemin en az sayıda insan tarafından işletilmesidir. Aslında sistemde

kullanılan her türlü araç ve gereç operatörün yeteneklerine üç temel açıdan katkıda bulunurlar

Girdiler: İnsan duyu organlarını takviye eden cihazlar

Karar verme: Diğer kişiler, enformasyon sistemleri ve bilgisayar yardımlı karar

mekanizmaları gibi.

Fonksiyon geliştirme: İnsanın fonksiyonel yeteneklerini destekleyen tüm faktörler.

d. İşlemlerin Tanımı

Sistemlere insan faktörünün entegrasyonu için yapılacak ilk iş sistemin işlemlerini

tanımlamaktır. Bu tanımlamadan amaç insan faktörüne (operatör) verilecek fonksiyonların da

açıklıkla belirlenmesidir.

e. İş Tarifleri

İşlemler tanımlandıktan sonra makine ve operatöre düşen fonksiyonlar ayrılarak iş

tarifleri hazırlanabilir. İş tarifleri hem makinelere ait işletme ve bakım konusundaki

direktiflerin hazırlanmasına yardımcı olur, hem de operatörlerin niteliklerinin belirlenmesi

sonucu eğitim gereksinimlerine ışık tutar. İş tarifleri ayrıca insan - makine arakesitinin

temellerini verecek bilgileri de içerir.

f. Ara Kesit Tasarımı

İnsan ve makine faktörlerinden birinin teknik olanakları ile diğerinin becerilerini

kaynaştırarak optimal verim sağlayan bir sistem kurabilmek için makinelerin vereceği bilgiler

ve işaretler, operatörün algılama yeteneklerine göre sinyalleştirilmeli ve kontrol sistemleri de

insan faktörünün fiziksel beceri ve yetenekleri ile bağdaştırılmalıdır.

Başarılı bir tasarım için, insan - makine ara kesitindeki işlemlerin gerektireceği ehliyet

ve meslek bilgilerinin de iyi saptanmış olması gerekir. Modern sistemlerde genellikle kontrol

işleri giderek basitleştirilmekte, sistemlerin kuruluş, bakım ve onarım hizmetleri teknik

bilgileri yeterli personele bırakılmaktadır.

Bütün bu yaklaşımlarda insan faktörünün dikkate alınmasının önemli gerekçeleri vardır.

Örneğin insanların genellikle tek kanallı bir algı ve işlem sistemi gibi çalıştığı gerçeği ara

kesit tasarımlarında dikkat edilmesi gereken bir etkendir.

2- Çevre Koşulları

a. Aydınlatma

İşgörenlerin kendilerini rahat ve ışıklı bir ortamda bulmaları ve daha istekli bir şekilde

çalışabilmeleri için yeterli ve tatmin edici bir aydınlatma düzeyi tercih edilmelidir. İyi bir

aydınlatmanın en önemli koşulu aydınlatmanın yeterli olmasıdır. Yeterli aydınlatma

verimliliği doğrudan ve net olarak arttırır.

b. İklim Etkileri

İklim koşullarının insana etkisini saptayabilmek için insan metabolizmasının

özelliklerinin bilinmesi gerekir. İnsan bedeni metabolik olarak belirli bir iç ısıya

ayarlanmıştır. Ortamın ısısının metabolik ihtiyaçlara uygun olmaması halinde bedenin

kendine özgü korunma dinamiği vardır. Örneğin, ortam ısısının yükselmesi halinde, merkezi

sinir sistemi derideki kan dolaşımını hızlandırır ve ter bezlerini uyararak terlemeyi başlatır.

Endüstride çalışan insanların ortamdaki ısı stresinden korunmaları için koruyucu giyim

kullanmak ya da ortam stresini zararsız düzeyde tutacak ısıtma veya havalandırma önlemleri

almak gereklidir. İnsan bedeninin iç ısısını etkileyen faktörler; işyerindeki hava hareketleri,

ortam ısısı, yayılan ısı ve bunun kaynakları, ortam nemlilik derecesi, yapılan işlerin fiziksel

düzeyi, insan bedeninin metabolik gereksinimleri ve uyum yetenekleri olarak özetlenebilir.

İklimin işçilerin verimliliği üstünde oldukça önemli bir etkisi vardır. Örneğin iş

ortamında aşırı ısının genel organik direnci azalttığı, iş verimini düşürdüğü, kramplar ve ısı

çarpması gibi etkileri olduğu bilinmektedir. Veya Uzun süre soğuk bir işyerinde çalışan

insanların aşırı gıda aldıkları, vücutlarının yağlanarak kilo aldıkları böylece iş verimlerinin

düştüğü görülmüştür.

c. Gürültü

Endüstride gürültü üç temel nedenle önemlidir: Çalışanlar gürültüden rahatsız olurlar ve
hoşlanmazlar, gürültü işitme kayıplarına neden olur ve iş verimliliği üzerinde olumsuz etkiler

yapar. Aslında işçilerin rahatsız oldukları bir gürültü düzeyi onların işitme organlarını

zedeleyecek kadar tehlikeli olmayabilir. Belli bir düzeydeki gürültü, işçilerin veriminde de

önemli aksama yaratmayabilir. Hatta, bazı gürültülü işyerlerinde çalışanların bundan şikayetçi

olmadıkları da görülebilir.

Gürültünün zararlı etkisi kulak zarında bir zedelenme şeklinde olmaz. Devamlı gürültülü

bir ortamda zedelenen kısımlar, iç kulaktaki, ses dalgalarını sinirsel uyarılara çeviren çok

hassas yapılı organlarıdır. Böyle bir işitme kaybı, genellikle gürültüye maruz kalan şahıs

tarafından kolay farkedilmez. Bunun temel nedeni, işitme kayıplarının çok uzun sürelerde

oluşmasıdır. İnsanların işitme kayıplarını kolay farkedememesinin bir diğer nedeni de, bu

kayıpların her frekans düzeyinde aynı olmamasıdır.

İşyerinin devamlı ve yüksek düzeyde gürültülü olmasının, iş verimi üzerinde olumsuz

etkileri olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, monoton ve çok sessiz bir iş ortamının

uyuşukluk ve uyku hali yarattığı dikkate alınırsa, sağlık açısından bir sakıncası olmayacak

düzeyde bir gürültünün bir tür uyanıklık etkeni olduğu da düşünülebilir. nitekim böyle bir

gürültülü ortamda çalışan işgörenlerin, reaksiyon zamanlarının daha kısa olduğu saptanmıştır.

araştırmacılara göre, gürültülü ortamda çalışma, insanların titizliğini ve incelikli iş görme

alışkanlıklarını olumsuz bir şekilde etkilemekte ve iş kazaları olasılığını da arttırmaktadır.

d. Titreşim ve Etkileri

İnsanoğlunun oturduğu yerler, temas ettikleri ya da ellerinde tuttukları titreyen araç ve

gereç, her türlü makine ve araçların neden olduğu sarsıntılar, uzun dönemde zararlı etkiler

yaratabilmektedir. Bu alanda yapılan araştırmalar; kinestetik duyu organlarında, kas, bağ ve

eklem algılama sistemlerinde, iç kulak denge organında, derinin duyarlı kıl dibi ve deri altı

organlarında, alt ve üst etraf kılcal damar ağında zararlı ve kalıcı etkiler I göstermiştir.

Titreşimin en tipik örneği, soğuk iklim koşullarında motorlu testereler ile odun kesen işçilerde

görülmüştür. «Beyaz veya Soğuk parmak» olarak bilinen bu durum el parmaklarına gelen

kılcal damarların daralmasıdır. Titreşimin ayrıca, devamlı baş ağrıları, göz yuvarlağında

devamlı titreşimler, uzak görme netliği kayıpları, genel denge bozuklukları, sırt ve boyun

kaslarında sertlik, sindirim sistemi rahatsızlıkları gibi sorunlar yaratabildiği haller de vardır.

Titreşim etkilerinden korunabilmek için, titreşimi kaynaktan kesmek, taşıtlarda oturma

yerinde süspansiyon düzeninin, titreşim yapan el cihazlarının ve motorlu aletleri kullananların

sık sık değiştirilerek çalıştırılması gibi önlemler alınabilir.

e. Zararlı Maddeler

Endüstride ve çeşitli işyerlerinde, işçi sağlığı açısından önemli sakıncaları bulunan;

tozlar, mikroplar, zehirli maddeler ve radyasyon gibi faktörler, ergonomik açıdan büyük önem

taşırlar. Çeşitli işyerlerinde hijyenik kurallara uyulmadığı için bulunabilen ve çok çeşitli

hastalıklara neden olabilen ortam zararlılarının tümünü incelememize gerek olmasa da çoğu,

ölümcül hastalıklara neden olabilen bu etkenleri kısaca belirtmekte yarar vardır.

Zararlı maddelerin ilk etkisi, fizyolojik güç ve kapasite kayıpları olduğu için, işgörenlerin

verimliliği üzerinde olumsuz değişimlerdir. Tozlara bağlı akciğer hastalıkları buna örnek

olarak gösterilebilir. Silisyum, asbest, berilyum, kömür tozu gibi zararlı etkileri iyi bilinen

tozların, iş ortamında belli düzeylerin üzerinde bulunması çeşitli toz hastalıklarına neden

olmaktadır. Uzun dönemde ölümcül olan bu toz hastalıkları, giderek etkisini arttırır ve

işgören, tozlu ortamdan uzaklaştırılsa bile kalıcı zararları vardır.

İşyeri hijyeni ve işçi sağlığı açısından çok önemli olan bu tür ortam zararlılarının, çalışanlara

zarar verecek düzeyde olmaları insan faktörü ve topyekün insanca iş düzeni açısından

önemlidir.

Ergonomi ve Antropometrik Tasarım

Üretimin başlıca üç öğesi olan İnsan, Makine ve Malzemenin birbiri ile optimum

etkileşiminin sağlanması ise çağdaş bilim düzeyinin ışığında ancak İşbilim sayesinde

mümkündür. İnsanın yeniden tasarlanması mümkün olmadığından, ölçülerinin dağılımının

bilinmesi ve İnsan-Makina sistemlerinin tasarımının bu ölçülere göre yapılması gereklidir. Bu

ölçüler bilinmeden optimum etkileşimin sağlanması ve rasyonel, yorucu olmayan, güvenliği

sağlanmış bir iş ortamının elde edilmesi mümkün olmaz. Bir makine teknik özellikler

bakımından ne kadar mükemmel olursa olsun, onu kullanan insanın ölçülerine ve

biyomekanik özelliklerine uygun değilse verimli bir çalışma yapılamaz.

Antropometri; insan vücudunun boyutları ile ilgilenen özel bir bilim dalıdır. Bu

boyutlar; uzunluk, genişlik, yükseklik, ağırlık ve çevre boyutları gibi farklı teknikleri içerir.

Antropometrinin biyomekanik yaklaşımı ise genelde, hareket hudutları, kuvvet gereksinimi,

davranış hızı gibi yaklaşımlarda insan vücudu boyutlarının etkisini inceler. Antropometrik

çalışma yapılırken ölçülerin çalışanların büyük bir kısmına uygun olması gerekir. İşbilime ait

kaynaklarda genellikle çalışanların % 90 oranındaki bir bölümüne uygun ölçülendirme esas

alınmaktadır. Bu oran normal dağılım eğrisi üzerindeki % 5 ve % 95 'lik oranlar arasına

karşılık gelmektedir.

Ergonominin diğer Endüstri Mühendisliği konularına katkısı

Endüstri mühendisliğinin en önemli uğraşı alanlarından birisinin insan–makine

sistemleri olduğunu göz önünde bulundurursak,ergonominin endüstri mühendisliği açısından

önemini de kavramış oluruz. Sonuçta üretim sistemlerinin en önemli birimi insandır ve

insanın çalışma ortamı ile uyum içerisinde olması verimliliği arttırır, bu da bir endüstri

mühendisinin istediği şeydir zaten.

Ergonominin özellikle “İş Etüdü” konusunda büyük bir önemi vardır. İş etüdü, gelişme

olanağı yaratabilmek amacıyla, belirli bir olayı ya da etkinliği ekonomiklik ve etkenlik

yönünden etkileyen tüm kaynakları ve etmenleri dizgesel olarak araştırmaya yönelik ve insan

çalışmasını geniş kapsamda inceleyen bir teknik olup özellikle metot (yöntem) etüdü ve

zaman etüdü teknikleri için kullanılan genel bir terimdir.

İş etüdü verimlilikle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle mevcut kaynaklardan sağlanacak

üretimi, çok az ya da hiç yatırım gerektirmeksizin, arttırmak amacıyla çok yaygın olarak

kullanılmaktadır.

Uzun dönemde verimliliği arttırmanın en iyi yollarından biri yeni süreçler geliştirmek ve

daha modern fabrika ve donatım kurmaktır. Oysa bu tür bir yaklaşım büyük sermaye

gerektirir ve eğer sermaye araçları yerli olarak yapılamıyorsa dış kaynaklara ihtiyaç duyulur.

Ayrıca verimlilik arttırma sorununa sürekli ileri teknoloji alımı ile yaklaşılmak istenmesi de iş

olanaklarını çoğaltmayı engelleyici bir ortam oluşturabilir. İş etüdü, verimliliği arttırma

sorununa, dizgesel bir çözümleme yöntemiyle, mevcut işlemlerin, süreçlerin ve iş

yöntemlerinin etkenliğini arttırarak çözümleme yönünden yaklaşır. Böylece verimlilik artışına

çok az ya da hiç sermaye yatırımı gerektirmeksizin katkıda bulunur.

İş etüdü metot etüdü ve zaman etüdü tekniklerini kapsamaktadır. İş etüdü çalışması

sırasında metot etüdüne başlamadan önce ergonomik tasarım çalışmasının yapılmış olması

gerekir. İş etüdünün aşamaları; ergonomik tasarım, metot etüdü ve zaman etüdü olarak ifade

edilebilir. İş etüdünün teknikleri olan metot ve zaman etüdü aşağıda tanımlanmıştır.

1- Metod Etüdü

Metot Etüdü; insanlar, makinalar veya insan-makina sistemlerince gerçekleştirilen

işlemlerin daha kolay, daha düşük maliyet ile, daha yüksek kalite ile, daha verimli, daha kısa

sürede ve daha insancıl bir ortamda yapılabilimesi amacıyla, mevcut metotun incelenmisi,

kaydedilmesi, analizi ve eleştirisi yoluyla yeni metotlar geliştirmede kullanılan bir

yaklaşımdır. Genel bir matematiksel yönü yoktur. Gözlem, görüşme ve döküman inceleme

yoluyla toplanan bilgiler esas alınır, adım adım daha iyiye ulaşma yolu ile etüt sürdürülür.

Amaç iş veya işler ile işi yapan veya yapanlar arasındaki ilşkileri inceleyerek, işin en etkin

verimli nasıl yapılabileceğini belirlemektir. Metot etüdünün uygulanması, iyi bir gözlem,

etkin beşeri ilişkiler ve ikna kabiliyeti, yeterli bilgi ve yaratıcılık, çalışana işbaşı eğitimi ve

katılım ile uygulama cesareti ve yönlendirme esaslarına dayanır.

Metot Etüdü üretim sistemlerinde aşağıdaki seviyelerde uygulanır:

1. Fabrikalar arası ilişkilerde,

2. Fabrikadaki atölyeler arası ilişkilerde,

3. Atölye içindeki iş istasyonları arası ilişkilerde,

4. İş elemanları (insan, makine, alet vb.) arası ilişkilerde,

5. İş elemanları-iş ortamı ilişkilerinde,

6. Makine insan, insan-insan ilişkilerinde,

7. İnsan-diğer iş elemanları arası ilişkilerde,

8. Sadece insan hareketlerinin incelenmesinde

Metod Etüdü Uygulamaları

a. İş Akış Şeması(İşçiye Göre)-[Flow Process Chart (Man Type)]

b. Akış Şeması (Malzemeye Göre)- [Flow Process Chart (Material Type) ]

c. İki El Proses Şeması [(Right and Left Hand Charts)]

Özellikle iki el proses şemasının ergonomiyle bağlantısı vardır. İki el proses şeması,

ergonominin bir parçası olan antropometrik ölçümlere dayalı olarak uygulanır. Bu şemada

çeşitli semboller kullanılır:

İşlem: Kavrama, yakalama, bırakma, koyma, yerleştirme, çıkarma, kullanma vb. faaliyetler.

Taşıma: Bir noktaya malzemeyle veya malzemesiz olarak erişme veya 0 noktadan uzaklaşma

hareketi (hareket el, kol veya ayaklar için söz konusudur).

Gecikme: El, kol veya ayakların boş olarak beklemesi.

Sürekli Depolama- Tutma: Depolama terimi yerine tutma terimi kullanılır. İşin veya

malzemenin tutulma durumunu gösterir.

Muayene: İki el proses şemalarında pek kullanılmaz. Bu tür faaliyetler işlem sınıfı içinde

düşünülür.

İki el proses şemalarında yeni yöntemin geliştirilmesi, özellikle çalışılan yerin etkin bir

şekilde düzenlenmesine bağlıdır. Her ne kadar tüm olaylar için geçerli olmasa da hareket

ekonomisine ait kural ve prensipler aşağıda verilmiştir

Hareket Ekonomisi

A) İnsan Vücudunun Kullanımı :

1. İki el hareketlerine aynı anda başlamalı ve bitirmelidir.

2. Dinlenme zamanlan hariç iki el aynı anda boş olmamalıdır.

3. Kolların hareketleri zıt ve simetrik yönlerde olmalı ve aynı anda hareket

etmelidir .

4. Eller mümkün olduğu kadar dar bir alanda hareket ettirilmelidir.

5. Momentlerden mümkün olan her yerde yararlanılmalıdır, kas gücüne olan ihtiyaç

minimumda tutulmalıdır.

6. Ellerin düzgün ve sürekli hareketleri, zikzak yapan veya anı ve keskin yön değişimi

gerektiren hareketlere tercih edilmelidir.

7. Balistik hareketler (başlatıldıktan sonra fazla dikkat ve yönlendirme gerektirmeyen),

kısıtlı ve kontrollü hareketlerden daha hızlı, kolay ve duyarlıdır.

8. Mümkün olduğu kadar iş, ritmik hareketlere izin verecek şekilde düzenlenmelidir.

Ritim çalışanın düzgün ve otomatik performansı için esastır.

B) İş Yerinin Düzenlenmesi

1. Tüm araç, gereç ve malzemelerin belirli ve anmış yerleri olmalıdır.

2. Araç, gereç ve malzemeler işçinin ön tarafında, y da ve kolay kavranabilir durumda

olmalıdır.

2.1. işlenen malzemelerin sonraki işlemlere kutu, sandık vb. yollar ile aktarımında

yerçekimi kuvvetinden yararlanılmalıdır.

2.2. Malzeme ve araç-gereç, iş hareketlerinin sırasına uygun şekilde yerleştirilmelidir.

2.3. Uygun aydınlatma gerçekleştirilmelidir.

2.4. İş yüzeyi ve oturma yerinin yüksekliği ayarlanabilir olmalıdır.

C) Teçhizatın Düzenlenmesi

1. Kas kuvvetinin azaltılması, işin daha kolay yapılabilmesi için takım, tertibat ve

aparatlardan yararlanılmalı, ayak kumandalı sistemler kullanılmalıdır.

2. Aletlerin iki veya daha fazla fonksiyonlu olanları tercih edilmelidir.

3. Farklı parmakların belirli hareketleri yapması gerektiğinde, daktilo ile yazışta

olduğu gibi, yükün parmakların kapasitelerine uygun şekilde dağıtıldığı teçhizatlar

kullanılmalıdır.

4. Aletlerin tutma yerleri elin yüzeyi ile tam temas halinde olacak şekilde olmalıdır.

5. Manivela, el arabası gibi teçhizat işçinin pozisyonunu az değiştirerek kullanabileceği

şekilde yerleştirilmelidir.

Ayrıca yorucu olmayan vücut hareketi hareketsizliğe tercih edilmeli, hassasiyet gerektiren

hareketlerde yönlendirici işaret ve teçhizattan yararlanılmalı, gereksiz hareketler elimine

edilmeli, ağır olan teçhizatın ağırlığı askı vb. yollar ile azaltılmalı, dar çalışma noktalan

genişletilmeli, kol ile yapılabilen hareketler mümkün olduğu kadar parmak ile yapılabilir hale

getirilmeli, kadran türü göstergeler yerine uyaran sayısal göstergeler kullanılmalı, mümkün

olduğu kadar simetrik malzeme ve teçhizat kullanılmalı, zemine eğilme yerine iş, malzeme ve

teçhizat alma-koyma yüzeyleri yükseltilmeli, alma-kaldırma hareketleri yerine çekme-itme

hareketleri (az kuvvet harcayarak) tercih edilmelidir.

Yukarıda Metod etüdü hakkında verilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi ergonominin

metod etüdüne oldukça fazla katkısı vardır. Metod etüdünün uygulanması sırasında

ergonomik ölçümler ve yasalar göz önünde tutulmakta ve bunlara bağlı olarak insan-makina

sistemlerinin verimliliği arttırılmaya çalışılmaktadır.
Endüstriyel Psikoloji

Endüstri psikolojisinin amacı; İnsan ve işten meydana gelen kompleks yapının, yani

insan ile iş arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Endüstri psikolojisi, işçinin işini

benimsemesine, onun hizmetlerinden faydalanan işyerine tamamıyla bağlanmasına ve aynı

zamanda, iş kadrosu içinde bedeni, zihni ve ahlaki gelişimine ve tatminine ait problemlere

çözümler getirmeyi amaçlayan bir bilim dalıdır.

Medeniyetin daha önceki devirlerinde yapılan hata, insanın kendi kendine gelişen bir

varlık, kendi durumunu hür bir şekilde tayin edebilen, hareketlerinden tamamıyla sorumlu

bulunan ve, gelişimini sağlayacak şahsi imkanlarını yalnız kendi iç kuvvetlerinden elde eden

bir varlık olarak düşünülmüş olması idi. Çevre ancak insanın ihtiyaçlarını tatmin etmeğe

tahsis edilmiş “pasif bir yemlik”, onun yaratıcı arzusuna uygun bir şekil almaya elverişli basit

bir madde, yani ihmal edilebilir bir değer olarak düşünülmüştür.

Halbuki çevre aktiftir; o insana şekil verir, hatta ona karşı tepki gösterir ; çevre elverişli

veya elverişsiz, zengin veya fakir, uyarıcı veya zayıflatıcı olabilir.

Gerçekten, insanın içinde yaşadığı çeşitli çevrelerden birisinin yani iş çevresinin de

oldukça dikkatli bir biçimde incelenmesi gerekir. İş yalnız gerekli bir kazanç aracı değildir, o

aynı zamanda tam manasıyla sosyal bir uğraştır. İş sahasından ibaret olan bu hayat sahası,

eski zamanlarda günümüze oranla basit idiyse de, zamanımızda son derece kompleks bir hale

gelmiştir, bunun için, vaktiyle insanın aklına bile gelmeyen birçok problemler ortaya

çıkmıştır.

İş dünysasının problemlerinin, eski zamanların görüş tarzlarından farklı olan yeni görüş

tarzlarına göre çözülmesi gerekmektedir. İşyerinin organizasyonu sadece teknik açıdan değil

insani açıdan da ele alınmalıdır. İşin bilimsel bir şekilde organize edilmesi artık işin insana

uygun bir şekilde organize edilmesinden ayrı olarak düşünülemez. Bu sebeple, en önemli

mesele insanın bilinmesidir.

Endüstriyel psikoloji iş hayatında insanın incelenmesi uğraşını şu üç açıdan ele alır:

1- İnsan niçin çalışır?

2- İnsanın işinde karşılaşabileceği tatminsizlikler, yani insanın şikayetleri.

3- Çalışma şekillerinin ve metodların önemli psikolojik ihtiyaçlara uydurulması.

1- İnsan niçin çalışır?

Bu soruya eskiden basit bir cevap verilmişti: İnsan karnını doyurmak için, daha doğrusu,

beslenme, barınma, giyinme gibi fiziki ihtiyaçları olduğu için çalışıyordu. Para ortaya

çıktıktan sonra ise, insan, yalnız gerekli fiziki ihtiyaçlarını tatmin etmesine değil, fakat

aynı zamanda, tasarruf yoluyla, emniyetini, işsizliğe karşı gerekli emniyetini, en

sonunda emekliliğe karşı emniyetini sağlamasına imkan veren parayı kazanmak için

çalışıyordu. Gnünümüzde ise insan sadece para kazanmak için değil aynı zamanda

sosyal statü kazanmak sosyal ihtiyaçlarını da tatmin etmek için çalışmaktadır.

2- İnsanın Şikayetleri

A. Ekonomik Şikayetler

Bunlar, aylı ücretle, iş emniyetiyle, yemek parasıyla veya yol parasıyla ilgili

şikayetlerdir.

B. İşçinin “şahsı” ile İlgili Şikayetler

Bunlar her işçinin tek başına bir birey,ayrı bir şahıs olmalarından ileri gelen

şikayetlerdir. Her işçi kendisine verilen işle ilgili, terfi ile ilgili, diğer işçilerle olan

ilişkileriyle ilgili, kendini geliştirme imkanlarıyla ilgili ve nihayet yönetimle ilgili şikayetlerde

bulunabilir.

C. Teknik Sektöre ait Şikayetler

Bu şikayetler işin yapılış şartlarına bağlıdır; bu şartların bazıları zihni, bazıları ahlaki ve

bazılarıda bedeni olduğundan bunları üç grup altında inceleriz:



a. İşe ait akli şartlarla ilgili şikayetler

Bunlar işlerin fazla götürü olması, fazla monoton olması veya işçinin neyi ne zaman ve

nasıl yapacağının çok empoze edilmesi sonucunda oluşan şikayetlerdir.

b. İşe ait teknik ahlakla ilgili şikayetler

Bunlar içiyle yönetim arasında fazla bölmeler oluşturulmasıyla ilgili, iş saatleriyle ilgili,

işçilerin başka yerlere nakilleriyle ilgili ve genel olarak işçinin “ruhi iklimiyle” ilgili

şikayetler olabilir.

c. İşe ait bedeni şartlarla ilgili şikayetler

Bu şikayetlerin bazıları maddi çevre ile: yani yetersiz ışıklandırma ile, kötü ısınma ile

(fazla sıcak veya fazla soğuk), iş ortamının sağlığa zararlı olması ile (havalanndırmanın

yetersiz olması, zehirli maddelerin bulunması) ve aşırı gürültü ile ilgilidir.

Bu şikayetlerin bir kısmı da yorgunluktan ileri gelir:

- dinlenme zamanının kısa olması sebebiyle

- yoğun çalışmaya ayak uydurulamaması; çünkü yoğun çalışma bireysel ölçüyü aşan,

yani bireyin takatını aşan devamlı bir bedeni gayret gösterilmesini gerektirir.

- işçinin uygunsuz vaziyetlerde çalışmasının (vücudunun veya uzuvlarının uygunsuz

vaziyetler almasına) sebep olduğu çalışma mahalline alışılamaması. (Örneğin işçinin hep

ayakta ileriye doğru uzanmış vaziyette durması, hep yerinde sayması)


3- Çalışma şekillerinin ve metodların önemli psikolojik ihtiyaçlara uydurulması

Bu madde, şikayetlerle ilgili ikinci maddede sayılan problemlerin ve şikayetlerin nasıl

giderileceği konusunu inceler ve bu meselelerin halledilmesi için gerekli yöntemleri sıralar.

Yukarıda üç grup altında toplanan şikayetlerin giderilmesi işçinin iş hayatındaki mutluluğu

için büyük önem teşkil eder.

Ergonomi-Endüstriyel Psikoloji İlişkisi

Ergonominin endüstriyel psikolojiyle ilişkisi işe ait bedeni şartlarla ilgili şikayetlerin
giderilmesi bölümüne girer. İşçinin çalışırken elverişli bir çevreye ihtiyacı vardır. En iyi

sıcaklık şartları, en iyi aydınlatma şartları, kulakları rahatsız etmeyecek kadar gürültülü bir

ortam, estetik bakımdan uygun bir dekorasyon (uygun renkler) ve sağlık bakımından uygun

bir ortam (çalışma yerleri temiz olmalı) temin edildiği takdirde; ve işçinin çalıştığı iş

istasyonundaki insan-makina sistemleri ergonomik açıdan optimal kullanım kolaylığı

sağlıyorsa ve fiziki ölçütlere uygunsa işçinin işyerindeki bedeni şartlarla ilgili şikayetleri

ortadan kalkacaktır. Bu durumda işçinin işyerinde mutsuz olmasına sebep olabilecek önemli

unsurların büyük bir kısmı ekarte edilmiş olacaktır.

Ergonomik açıdan en mükemmel şartlar sağlandığı zaman işçi işinde rahat olacak,

konsantrasyonunu bozan fiziksel etkenlerden arınmış bir biçimde kendini işine verebilecektir.

Bu da işin kalitesini, hızını ve böylelikle verimini arttıracaktır. İşçilerin tek tek veriminin

artması toplu olarak üretimin de veriminin artması anlamına gelir

Hiç yorum yok: