Google
 

3 Ekim 2007 Çarşamba

Savaş ve Soykırım İddiaları

Savaş ve Soykırım İddiaları
I. Dünya savaşının çok fazla bilinmeyen yönlerinden biri de hiç şüphesiz Süryani-Nesturilerin yüzyıllardır Osmanlı tebaası olarak yaşadıkları bölgede itilaf devletleri saflarında savaşa katılmalarıdır. Ağustos 1914’te savaş başlar başlamaz Osmanlı yönetimi Nesturi Patriği Mar Şimun’a Van Valisi Tahsin Paşa vasıtasıyla haber göndererek Türkiye’nin savaşa girmesi durumunda Nesturilerin en azından tarafsız kalmasını istemiştir. Bunun karşılığında bölgede Nesturilerin şikayetleri dinlenerek her alanda reform yapılması sözü verilmiştir. 2 Kasım 1914’te Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğuna savaş ilan etmesi ve Rus birliklerinin Osmanlı-İran sınırında görünmeleri sonrasında Nesturiler taraf olarak Rusya’nın yanında savaşa dahil olmuşlardır. 2 Mayıs 1915’te resmen Osmanlı İmparatorluğuna savaş ilan eden Nesturiler
II. 1917’ye kadar Doğu Anadolu’da Rus ordusunun yanında oluşturdukları birliklerle savaşmışlardır. Son yıllarda Türkiye’yi suçlayıcı sözde Ermeni soykırımı iddiaları ile birlikte ileri sürülen Süryanilerin de soykırıma uğratıldığı iddiası gerçekleri yansıtmamaktadır. Özellikle Osmanlı sınırları içinde Mardin, Urfa, Diyarbakır ve Musul dolaylarında yaşayan Yakubiler ya da Kadim Süryaniler olarak bilinen Ortodoks Süryani gruplar ile Keldanileri, savaş başlar başlamaz Rusya’nın yanında yer alarak Osmanlı Devletine savaş ilan eden ve Van, Hakkari, Urumiye dolaylarında yaşayan Nesturi-Süryanilerden ayrı bir şekilde değerlendirmek lazımdır. Birinci grup Süryaniler bulundukları bölgede, Ermeni tehciri sırasında yaşanan bazı kargaşalar hariç savaş sırasında ve sonrasında da barış içinde yaşamaya devam etmişlerdir. Nesturi-Süryaniler ise savaşta taraf olarak yerlerini almışlar ve Osmanlı Devletinin Rus birlikleri ve Ermeni çeteleri ile Doğu ve Kafkas cephelerinde yaptığı mücadelelerde kayıplar vermişlerdir. Bugün Ermeni diasporasının teşviki ve işbirliği ile bu olayların, Süryanilere karşı yapılmış soykırım olduğu iddiaları arşiv belgeleri tarafından yalanlanmaktadır. İngiltere ve Amerika milli arşivlerinde konuyla ilgili belgelerde, I. Dünya Savaşı’nda Süryanilerin bölgede yüzyıllardır birlikte yaşadıkları ve sürekli bir şekilde husumet içinde oldukları Kürt aşiretleriyle olan mücadelelerine vurgu yapılmaktadır. Ayrıca Süryanilerin, Rusya başta olmak üzere Fransa ve İngiltere tarafından Osmanlı devletine karşı “Truva Atı” olarak görülmesi ve kullanılması söz konusudur. Her ne kadar bazı tarihçiler tarafından, Süryanilerin I. Dünya Savaşında çektikleri acıların gerçek sorumlularının, başta Rusya olmak üzere İtilaf Devletlerinin bölgedeki yanlış politikaları ve Süryanilere verdikleri sözleri tutmamaları olduğu vurgulanmakta ise de bugün Türkiye’ye yönelik Süryanilere soykırım yapıldığı iddiaları politik amaçlarla yapılmakta ve tarihi hakikatlere uymamaktadır. Özellikle, savaş sonrasında değişik nedenlerle Amerika, Avustralya ve Batı Avrupa ülkelerine göç etmiş ve kimliklerini korumak amacıyla örgütlenerek bir diaspora oluşturmuş olan Süryaniler için soykırım iddiaları, Ermeni diasporasında olduğu gibi bir varlık ve kimlik sorunu haline gelmiştir.İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri milli arşivlerinde yaptığımız çalışmalardan çıkan sonuç şudur: Ne Osmanlı Devleti ne de dolaylı olarak bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti, I. Dünya Savaşı yıllarında Süryanilere soykırım uygulandığı iddialarıyla suçlanamaz. Bu konuda yabancı arşiv belgeleri Türkiye’nin elini güçlendirmektedir. Sözde Ermeni iddialarıyla kıyaslandığında Süryaniler ile ilgili iddialar konusunda Türkiye’nin hiçbir sıkıntısı söz konusu değildir. Paris Barış konferansına Süryaniler tarafından kendi tezlerinin de görüşülmesi isteğiyle sunulan dilekçelerde açık bir şekilde, savaşın başında Osmanlı Devletine savaş ilan ettiklerini ve sonrasında önce Rusya ile sonra da İngiltere ile birlikte Osmanlı Devletine karşı savaştıklarını ve binlerce kayıp verdiklerini ifade etmektedirler. Savaşta taraf olmuşlar ve savaş kuralları içinde bir mücadele gerçekleşmiştir. Bu noktada Wigram’ın kitabına koyduğu başlık durumu açıkça ifade etmektedir: “Our Smallest Ally” (en küçük müttefikimiz)”.

Hiç yorum yok: