Google
 

13 Kasım 2007 Salı

Cumhuriyet yönetimi bize neler kazandırmıştır

Cumhuriyet rejimi aynı zamanda, insan unsuruna verdiği değer, insan hak ve hürriyetlerine gösterdiği saygı nedeniyledir ki, çağdaşlaşmayı, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı en iyi şekilde gerçekleştiren bir ortam oluşturur. *
* Diyebiliriz ki Türkiye 'nin çağ atlaması, milletimizin Atatürk'ün önderliğinde her türlü engeli aşarak uygar bir toplum haline gelişi, laik ve demokratik cumhuriyet rejimi sayesinde mümkün olabilmiştir. *
*İşte bize kazandırdığı bu değerler nedeniyle, laik ve demokratik cumhuriyet rejimi, memleketimizin geleceği bakımından o derece önemlidir ki, Anayasamızda "Türkiye Cumhuriyeti'nin idare şeklinin Cumhuriyet olduğu" hükmünün değiştirilemeyeceği, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği ayrı bir anayasa maddesiyle teminat altına alınmıştır.
Cumhuriyetin kazanılmasında yaşanılan süreç:Lozan Antlaşmasının imzalanmasından sonra Ba­kan­lar Kurulu Başkanı Rauf Bey istifa etmiş ve yerine Ali Fethi Bey getirilmişti. Mustafa Kemal Paşa ile siyasi ko­nularda ayrı düşünen muhalefet, Bakanlar Kurulunun ça­lışmalarını engellediler. Bunun üzerine Ali Fethi Bey ve Bakanlar istifa etmek zorunda kaldı. 1921 Anayasasına göre Bakanlar Meclis tarafından tek tek oylanarak ço­ğun­lukla seçilmesi gerekiyordu. Ancak ço­ğunluk sağla­nıp hükümet kurulamadı. Bu olaylar Meclis Hükü­meti Sisteminin tıkandığını ortaya koydu. Ayrıca re­jimin adı konusu da tartışılmakta idi. Yaşanan bu sorun­ların çö­zümü için Cumhuriyet ilân edildi. (29 Ekim 1923). Böy­lece rejimin adı kondu, meclis hükümeti sistemi ye­rine kabine sistemine geçildi ve devlet başkanlığı sorunu çö­züldü.
Cumhuriyet kuruluş yıllarındaki Yaşam Biçimi :
Osmanlı Devleti halkı, kara çarşaf içinde orta çağı yaşayan bir devletti. Biz ise medeni ve çağdaş giyimler içinde olan insanlarız. .Kadın : Osmanlı Devletinde kadının yeri İslam nasıl istiyor ise öyle idi. Türkiyede ise kadın – erkek eşitliği medeni bir biçimde uygulanmaktadır.
Ceyhun Atuf Kansu (1919, İstanbul - 17 Mart 1978, Ankara) Türk şair, doktor.
Eğitimci ve politikacı Nafi Atuf Kansu'nun oğlu. Küçük yaşta annesini kaybetti. Babasıyla birlikte 1921'de Ankara'ya gitti. Ankara Gazi Lisesi'ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Ankara Numune Hastanesi’nde çocuk hastalıkları uzmanı oldu. Turhal Şeker Fabrikası, Ankara Şeker Fabrikası ve Etimesgut Şeker Fabrikası'nda hekimlik yaptı.
İlk şiiri lise öğrencisiyken okul dergisinde yayınlandı. Ardından şiirleri İnkılapçı Gençlik, Ülkü, Yücel, Millet, İstanbul gibi dergilerde yer buldu. Olgunlaşmış bir şiirle kuşağının önde gelen temsilcileri arasında yerini aldı. Bu dönemdeki şiirlerinde toplumsal sorunlara ağırlık verdi. Halk dilinden, halk söyleyişlerinden geniş biçimde yararlanarak, halkın özlemlerini, sevinçlerini, acılarını ve yaşama savaşımını coşkulu bir söyleyişle dile getirdi. Şiirlerinin kaynağını hoşgörü, insanlık sevgisi, ulusal bağımsızlık ve doğa oluşturdu. "Çocuk" dergisinde masalları, Vakit ve Ulus gazeteleri ile Varlık ve Seçilmiş Hikayeler dergilerinde öyküleri de yayınlandı. 1986'dan başlayarak adına bir şiir ödülü kondu.
CAHİT KÜLEBİSivas Lisesi’nden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nü (1940) İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisi olarak bitiren Cahit Külebi ,Antalya Lisesi ,Ankara Devlet Konservatuarı ,Ankara Gazi Lisesi gibi okullarda edebiyat öğretmenliği ,Milli Eğitim Bakanlığı müfettişliği yaptı,Kültür ataşesi ve öğrenci müfettişi olarak İsviçre’de bulundu.Yurda dönünce önce kültür müsteşar yardımcısı ,sonra da Milli Eğitim Bakanlığı başmüfettişi olarak çalıştı.1972’de emekli oldu.1976’da getirildiği Türk Dil Kurumu genel yazmanlığı görevini 1983’e kadar sürdürdü.


Halkın Atatürk’e olan inanç ve güveni:
Birincisi... Büyük devrimcinin, insanın akıllı bir varlık olduğuna ve demokratik yöntemlere olan inancı!.. Atatürk inanıyordu ki; bir şeyi halka anlatarak, onu "ikna" ederek yapmak en geçerli yoldur. Baskı insanların yanlış düşüncelerinde direnmelerine yol açar.
İkincisi... Halkının Atatürk'e olan inancı!.. Bu olmasaydı, birinci nedenin varlığı tek başına fazlaca bir anlam taşımazdı. Unutmamalı ki, kanlı devrimlerin öncüleri, her zaman kan dökmekten hoşlanan insanlar değillerdir.
Atatürk’ü Lider Yapan Özellikler:
"Mal ve para bana ağırlık veriyor. Bunları soylu ulusuma geri vermekle büyük rahatlık duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar? İnsan, zenginliği kendi manevi kişiliğinde aramalıdır."
Benim şan ve şerefimden söz etmek de hatadır. İyi dinleyiniz, öğüdüm budur ki içinizden herhangi bir adam çıkar, şan şeref davası güder ve benzersiz olmak isterse, başının belasıdır. Bulunduğu Türk Ulusu'nun şan ve şerefi varsa, benim de bir bireyi olmak sıfatıyla şanım ve şerefim vardır. Asla başka değilim."
Bir adam ki büyük olmaktan bahseder bu benim hoşuma gitmez. Bir adam ki memleketi kurtarmak için evvela büyük adam olmak lazım der. Ve bunun için numune irtihap eder, onun gibi olmayınca memleketin kurtarılamayacağı kanaatinde bulunur bu adam değildir."

Hiç yorum yok: