Google
 

17 Ekim 2007 Çarşamba

Türkiyedeki Deltalar

Kızılırmak Deltası
Kızılırmak Deltası Önemli Bitki Alanı (ÖBA), Kızılırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü yerde (Bafra) oluşan sulakalan, sucul, orman ve kumul habitatlannın bir mozaiğini içerir. Türkiye'nin Karadeniz kıyılarındaki en büyük sulakalan olan ÖBA, geniş alanlar kaplayan yan doğal habitatları ve zengin ornitoloji k özellikleri nedeniyle önemlidir. Bitki örtüsünde Jurinea kilae gibi bazı türlerin uluslararası ölçekte önemli popülasyonları ve ülke çapında lokal olarak görülen bazı nadir bitki taksonlan yer alır.ÖBA, Doğal Sit Alanı, Yaban Hayatı Koruma Sahası ve Ramsar Alan ilan edilmiş olmasına karşın, çok önemli tehditlerle karşı karşıyadır. Kızılırmak Deltası, uzun yıllardır süren sulakalanlan kurutma çalışmaları nedeniyle oldukça zarar görmüştür. Buna ek olarak Kızılırmak'ın aşağı kesimlerinde iki büyük baraj inşa edilmesi, kum çıkarımı, kumul alanların ağaçlandırılması, subasar ormanlarda ve kumul alanlarda ikinci konut yapımı gibi tehditler ÖBA'nın yavaş yavaş tahrip ol olmasına neden olmaktadır
Göksu Deltası
Göksu Deltası Önemli Bitki Alanı (OBA), Göksu Nehri'nin taşıdığı sedimentleıie oluşmuş, Türkiye'nin Akdeniz kıyılarındaki en büyük ikinci deltasıdır. OBA, dar bir kumul bandı ve bunun arkasında uzanan tuzcul düzlükler, hafif tuzlu/tuzlu lagünler, geniş kamış yataktan ve eski nehir ve drenaj kanallarıyla bağlantılı tatlısu habitatlan içerir. Göksu Deltası'nda, biyolojik çeşitliliği ve jeomorfolojik özellikleriyle Doğu Akdeniz kıyılarında bozulmadan kalmış en iyi kumul-delta sistemlerinden biri yer alır. Alanın florasında yaklaşık 384 takson kayıtlıdır ve bunlardan 43'ü ülke çapında nadir olarak bulunur. Florasındaki nadir bitkilere örnek olarak Bassia hyssopifolia, Beta adanensis, Halopeplis amplexicaulis, Ummuş psammophilus ve Zygophyllum albüm gibi Türkiye'de yalnızca birkaç yerde kayıtlı taksonlar verilebilir. OBA aynca, Bern Sözleşmesi Ek Liste I'de yer alan dört türe ev sahipliği yapar.
Gediz Deltası
İzmir’in 25 km kuzeybatısında, Gediz Nehri’nin eskiden denize döküldüğü yerde, tuzcul ve tatlısu bataklıkları, koylar, tuzlalar ve dört lagünden oluşan geniş bir kıyı sulakalanıdır.İzmir Körfezi girişinin çamurla dolmasını önlemek için 19. yüzyıl sonlarında yatağı değiştirilen Gediz, bugün ÖKA’nın en kuzeyinden Ege Denizi’ne dökülmektedir.Homa (1824 ha), Çilazmak (725 ha), Kırdeniz (400 ha) ve Taş ( 500 ha) lagünlerinin tuzluluk oranları yüksektir. Denizden küçük kum seddeleri ve adacıklarla ayrılırlar. Tuzlaların toplam alanı ise 3300 hektardır. Tuzlalarla İzmir kentinin arasında kalan ÖKA’nın güneydoğu bölümünü, 150 hektarlık bir tatlısu bataklığını da içine alan ve yaklaşık 5000 ha alan kaplayan bir tuzcul bataklık sistemi oluşturur. Tuzlaların kuzeyinde kalan arazi, kuru çayırlarrdan, tarım alanlarından ve küçük ağaçlık alanlardan oluşur. Kırdeniz Dalyanı’nın doğusunda, bir kurutma kanalının (S 47) oluşturduğu, 500 ha alan kaplayan, sazlıklarla kaplı bir tatlısu bataklığı vardır. Ancak, bölgedeki su sıkıntısı nedeniyle bu alan uzun yıllardır kurudur.
Yumurtalık
Ceyhan ağzı ve Yumurtalık Körfezi arasında kalan ve lagünler, tuzcul bataklıkları, çamur düzlükleri, sazlıklar, ıslak çayırlar, kumullar ve bir çam ormanından oluşan dev bir sulakalan sistemidir. Başlıca sulakalanlar Çamlık ( ya da Yumurtalık) Lagünü, Yelkoma Gölü (1150 ha), Ömer Gölü (350 ha), Yapı Gölü (300 ha) ve Darboğaz Gölü’dür (380 ha). Bölgedeki diğer sulakalanların aksine, düzensiz bir kıyı çizgisine sahip bölge, denizlebirçok noktada birleşmektedir; eski Ceyhan yatağı ÖKA’nın ortasından geçmektedir. Avcıali ve Esemen göllerinden oluşan Yelkoma Gölü, geniş tuzcul bataklıklarla çevrili sığ bir lagündür. İlkbahar ve yaz aylarında gölün bir bölümü kuruyunca, özellikle kuzeyde geniş çamur düzlükleri ortaya çıkar. Tatlı suyun kumullardan göle sızdığı bölümlerde sazlıklar vardır. Tuzcul bataklıklar ve çamur düzlükleriyle çevrili olan Çamlık Lagünü, Ömer Gölü, Yapı Gölü, Darboğaz Gölü ve daha küçük Kaldırım Gölü, kış aylarında su seviyesi yükseldiğinde tek bir büyük göl oluştur. Ömer gölü ve Çamlık Lagünü arasındaki bir yarımadanın üzerinde, 59 hektarlık bir alan kaplayan, Türkiye’nin nadir Halep çamı (Pinus halepensis) ormanlarından biri bulunur. ÖKA’yı çevreleyen tuzvul bataklıkların bir bölümü tarım alanına dönüştürülmüştür. Batı bölümünde büyükbaş hayvanların otladığı geniş ıslak çayırlar vardır. Yelkoma Lagünü’nün ağzında, eski Ceyhan ağzında ve Çamlık Lagünü’nün Yumurtalık Körfezi’ne açıldığı yerde dalyanlar bulunmaktadır (Çamlık Lagügü’ndeki, 1300 m uzunluğunda sazdan yapılma bir duvardır). Balıkçı kooperatifleri göllerde 1995 yılında 43 ton balık tutulduğunu rapor etmişlerdir. Bölgede yavru balık da toplanmaktadır.
Akyatan Gölü
Seyhan Nehri’nin eski bir azmağı olan Akyatan Gölü, Çukurova’daki en büyük lagündür ve yüzey akımı, iki dere ve drenaj sularıyla beslenir. Kapladığı en geniş alan 7500 ha, en derin yeri 4 metredir. Yaz boyunca alanı önemli ölçüde küçülür ve özellikle batı ucunda geniş çamur düzlükleri ortaya çıkar. Aslında tuzlu bir göl olmakla birlikte, tuzluluk derecesi, yağış miktarına ve sulama dönemimdeki drenaj suyu girişine bağlı olarak büyük değişimler göstermektedir. 1968 yapımı büyük bir tahliye kanalı (YD3), tarım alanlarından dönen suları doğrudan göle taşır.
Sapanca Gölü
Eskiden Marmara Denizi’ne bağlı olan ve Sakarya Nehri ile beslenen bir tatlısu gölüdür (en derin yeri 61 m). Sakarya’nın taşıdığı sedimanlar gölü denizden ayırmış, bunun sonucunda nehir de yatağını değiştirerek Karadeniz’e akmaya başlamıştır. Gölün tek gideğeni Adapazarı’nın kuzeyinde Sakarya Nehri’ne karışan Çark Suyu’dur. Göl bütübüyle tarım alanları, meyve bahçeleri ve büyük kavalıklarla çevrilmiştir. Kıyılarda küçük sazlık alanlar vardır, ancak geniş bataklık bitki örtüsü sadece doğudadır. Gölün kuzey ve güneyinden büyük otoyallar ve bir demiryolu geçmektedir.Kerevit (Astacus leptodactylus) ticareti, 1985’te kerevit popülasyonunun yok olmasına neden olan mantar hastalığına kadar devam etmiştir. İki tür deniz balığı, ringa 8Caspiolosa meotica) ile (deniz iğnesi-Syngnathus abaster) tatlısu ortamına uyum sağlamıştır.
Kulu Gölü
Kulu Gölü Tuz Gölü’nün (ÖKA no. 72) kuzeybatısında, Kulu ilçe merkezinin 5 km doğusunda yer alan sığ bir göldür. Suları hafif tuzludur, başlıca su girişi batıdaki kulu Deresi yoluyla gerçekleşmektedir. Çıkışı yoktur. Kıyı bitki örtüsü, Kulu Deresi ve küçük pınarların göle karıştığı noktalar dışında çok zayıftır. Güneyde, sık sazlıklarla çevrili, tatlı suyun hakim olduğu bir bölüm bulunmaktadır. Göldeki dokuz adanın çoğu ilkbahar aylarında otlarla kaplıdır. Göl, kuru tarım yapılan buğday tarlaları ve çıplak bozkırlarla çevrilidir. Kuzey kıyıları boyunca, yer yer büyükbaş hayvan otlatılan ıslak çayırlar vardır.
Van Gölü
Hemen güneyindeki Van Gölü’nden (ÖKA no.96) alçak bir alüvyal sırtla ayrılan tuzlu bir göldür (1200 ha). Sığdır, pınarlarla beslenir, çıkışı yoktur ve yaz aylarında alanının % 50’si kurur. Çok az sucul bitki örtüsünün bulunduğu gölde, sadece tatlı su sızıntısının olduğu kıyılarda küçük bataklık alanlar vardır. 30 hektarlık Adrom Gölü ÖKA’nın güneydoğusunda yer alır.Çevresine alçak tepeler vardır, kuzeybatısında 4058 metrelik Süphan Dağı yükselir. Kuru buğday tarımı yapılan tarlalarla çevrilidir. Sadece kıyılarda sınırlı hayvancılık yapılır.
Kulu Gölü
Kulu Gölü Tuz Gölü’nün (ÖKA no. 72) kuzeybatısında, Kulu ilçe merkezinin 5 km doğusunda yer alan sığ bir göldür. Suları hafif tuzludur, başlıca su girişi batıdaki kulu Deresi yoluyla gerçekleşmektedir. Çıkışı yoktur. Kıyı bitki örtüsü, Kulu Deresi ve küçük pınarların göle karıştığı noktalar dışında çok zayıftır. Güneyde, sık sazlıklarla çevrili, tatlı suyun hakim olduğu bir bölüm bulunmaktadır. Göldeki dokuz adanın çoğu ilkbahar aylarında otlarla kaplıdır. Göl, kuru tarım yapılan buğday tarlaları ve çıplak bozkırlarla çevrilidir. Kuzey kıyıları boyunca, yer yer büyükbaş hayvan otlatılan ıslak çayırlar vardır.

Hiç yorum yok: