Google
 

3 Ekim 2007 Çarşamba

Sovyetler Birliği Döneminde Özbekler

Sovyetler Birliği Döneminde Özbekler
Rusya'da 1917 İhtilalinden sonra rejim değişmiş ise de, Türkler açısından değişen bir şey olmamıştır. Mustafa Çokay 1917-1918 yılları arasında kısa bir süre için şimdi Özbekistan 'ın bir kısmı olan Fergana vadisindeki Hokand'da müstakil bir devletin başkanı oldu. Fakat malesef doğup büyüdüğü topraklarda değil, binlerce kilometre uzakta bir yerde; Almanya'da 1942 yılında öldü.
1919 yılı başlarında Fergana bölgesindeki Sovyet Rus kıtaları komutanlığı Fergana'daki Basmacı Hareketini yok etmek için geçici bölge komisyonlarını kurmuş ve bu komisyonların teşkilatlandırılmasına dair talimatlar yayınlamışlardır.
11 Ağustos 1919'da Rus Generali M.W. Frunze'nin kumandası altında Türkistan Cephesi kuruldu. Frunze, Türkistan Cephesi mensuplarının başında 22 Şubat 1920'de Taşkent'e geldiğinde, şehirde bulunan Sovyet Rus memurlarının görevleri de o nispette arttı. 13 Mart 1920'de Lenin'e şu telgrafı çektiler:
"Türkistan'ı ve onunla birlikte bütün Rusya'yı Sosyalist ihtilalin düşmanlarının eline bırakmaktansa, savaşarak ölmeye hazırız." 1921 temmuzunda Mustafa Kemal Paşa'nın isteği ile Buhara'ya gelen T.B.M.M üyelerinden İsmail Suphi Soysallıoğlu'nun teşebbüsleri ile bir "Türkistan Milli Birliği" teşkilatı kurulup başkanlığına da Zeki Velidi getirildi. Enver Paşa liderliğindeki Basmacılık denilen hareket ise olumsuz neticelendi. 1924 yılındaki düzenlemeler ile bugünkü cumhuriyetler teşkil edildi. Özbekistan'ın teşekkülü sırasında, yani 1924 te Tacikistan Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti de Özbekistan'a katılmıştır. 1929 da ise Tacikistan'a ittifak cumhuriyeti statüsü kazandırılarak Özbekistan'dan ayrılmıştır. 1926 daki sayımda Tacikistan ve Kırgızistan'da oldukça mühim bir Özbek azınlığın olduğu görülmüştür. Sovyetler zamanında da Özbekistan'da baskı ve sindirme politikası devam etti. Özbekler tarımın zorla kollektifleştirilmesi politikalarına da karşı olmuşlar, 1930 da mukavemetleri en üst düzeye ulaşmıştır.
İkinci Dünya Savaşında Avrupa kısmındaki fabrikaların sökülerek personeli ile birlikte Özbekistan'a yerleştirilmesi, Avrupalı nüfusun artışına sebep olmuştur. 1945 yılından bu yana artan ekonomik kalkınma işgücü ithalinde de paralel bir yükselme göstermiştir. Nitekim 1959 sayımı bütün cumhuriyet içinde 5 milyon olan Özbek'e karşılık 1 milyon Rus'un bulunmasına rağmen, Rusların Taşkent başta olmak üzere diğer şehirlerde de sayı bakımından Özbekleri geride bıraktığını ortaya çıkarmıştır. Hızlı bir nüfus artışı gösteren Özbekistan'da Tacikler de sayıca artmaktadır. 1963 Martındaki seçimlerden sonra kurulan yeni hükümetteki 34 sandalyeden 13 ünü Ruslar almışlardır.
Sovyet dönemi idari sisteminde, kasaba ve şehirlerde propaganda merkezi olarak mahalle cemiyetleri kurulur, buralarda mahalle hayatını kontrol eden komiteler seçilerek komünist propagandası yapılan konferanslar tertip edilirdi. Öyle ki Özbekistan'da bir zamanlar Türk demek Türk tarihiyle meşgul olmak ünlü Türk büyüklerinin isimlerini almak gibi şeyler, Pan-Türkizm ya da Turancılık sayılmıştır. Dedesi Enver Paşa'yla birlikte Basmacı isyanında Ruslara karşı yıllarca çarpışmış olan Hukuk Fakültesi Dekanı Enver Agzamhoca'nın babası oğluna Enver adı koydu diye yıllarca baskı görmüştür.
Bağımsızlığa kavuşmadan önce Moskova'nın kendilerine tahsis ettiği yıllık bütçe 10 milyar Ruble olan Özbekistan'ın, kendi kaynaklarını kendi ihtiyaçlarına kullanmaya başladıktan sonra bütçeleri 80 milyara çıkmıştır. Sovyet rejiminin ülkeyi nasıl sömürdüğüne dair bir örnek de, eski Özbek lideri Reşidov'un Semerkand'daki bir Türk-İslam sanat şaheseri olan Registan Külliyesinde, altın yaldızları dökülen bir cami kubbesi için Sovyet makamlarından istediği bir miktar altının hikayesidir. Sovyetler yılda 75 ton altın aldıkları Özbekistan'dan bu iş için istenen 3 kilo altını bile vermemişlerdir.
1945'ten sonraki yıllarda Özbekistan Bakanlar Kurulunun başında bir Özbek bulunmasına rağmen, yönetimin en üst kademesinden en alt kademesine kadar Rusların kontrolü söz konusuydu. 1940 larda Özbekistan'da sanayi dallarında, elektrik enerjisi, ulaştırma ve haberleşme konularında bir bakanlık olmadığından, bunlar doğrudan Moskova tarafından denetleniyordu. Ancak bu durum sadece Özbekistan'a mahsus değildir. Bütün Türk Cumhuriyetlerinde aynı uygulama görülmekte idi.

Hiç yorum yok: