Google
 

9 Ekim 2007 Salı

Öğretim Biliminin Tarihi Gelişimi

Öğretim Biliminin Tarihi Gelişimi

Öğretim, ilke yöntem ve tekniklerle ilgili konuları ele alan bilim dalıdır. İlk dönemlerde yunanca kökenli olan didaskio ile ifade edilmiştir. Osmanlılarda ise usulü tedris sözcüğü ile ifade edilmiştir. 1960’lı yıllarda didaktik son dönemlerde ise genel öğretim bilgisi ve genel öğretim metodu adını almıştır.

Sokrates
Yunanlı düşünür olan Sokrates, sokratik metot denilen soru-cevap ve tartışma yöntemlerinin uygulanmasını esas alan bir yöntemi geliştirmiştir.

Eflatun
Sokratik metoda sezgisel düşüncenin etkisi ile sezme yoluyla nedenleri aramayı katarak bu metodu geliştirmiştir.

Aristo
Eflatun’un öğrencisi olan Aristo öğretimde gözlem ve deneye önem verilmesi gerektiğine dikkat çekerek bugünkü öğretim metotlarından birinin temelini atmıştır.(laboratuar metodu)

Farabi
Türk bilginidir. Öğretimin kolaydan zora doğru gidilerek yapılması gerektiğini belirterek öğretimde çok önemli bir ilkeyi ortaya koymuştur.
* Udu bulmuş
* Tıp adamı
* Müzisyen
* Çok zeki kimyacı
* Akıl hastalarını müzikle tedavi etmiş
* Siyasetçi

İbn-i Sina
Büyük Türk filozofu ve tıp bilginidir. Eğitimde öğretmenin öğrencisine çok yumuşak ya da çok sert davranmaması gerektiğini söylemiştir. Çocuklar arasındaki bireysel farklara dikkat edilmesi gerektiğini söylemiştir. Gözleme, deneye yer verilmesini ve ortaya çıkan problemlerin nedenlerinin araştırılmasına yönelik bir eğitimin yapılmasını istemiştir. Öğretimse araç-gereç kullanımının öneminin üzerinde durmuştur.
* Dünyanın en büyük tıp adamı
* 4 yaşında hafız olmuş
* en büyük astronom
* karantinayı ilk uygulayan insan
* akıl hastalarını müzikle tedavi etmiş
* hipnotizma ustası
* kan dolaşımını bulmuştur.

Kaşgarlı Mahmut (Divan-ı Lügatit Türk)
Dil öğretimi konusunda çok önemli bir metot uygulamıştır. Ona göre bir dil öğretilirken öncelikli olarak birçok örnek verilmeli ve bu örneklerden sonra kurallara inilmelidir. Seçilen örnekler günlük hayattaki atasözlerinden ve o dönemin manzum eserlerinden olmalıdır.

17.yy

W.Ratke
Didaktik kelimesini ilk defa kolay yöntemle öğretme bilgisi olarak kullanan kişi, ona göre önce nesneler tanıtılmalı sonra kuramlara geçilmelidir. Eğitimde tekrarın ve soru sormanın önemi üzerinde durmuştur.

J.A.Comenius
“Didaktik Magma” adlı eserin yazarıdır. Bu alanda yazılmış bilimsel anlamda ilk eserdir. Öğretimde gözlem ve deneye yer verilmesini resimlerden yararlanılmasını savunmuştur.

John Locke
Ona göre doğuşla çocuk zihni boş bir levhaya benzer (tabuasasa). Çocuk ve gençlerin duyularla öğrendiklerini bu nedenle belleğe dayalı öğrenme yerine duyular aracılığı ile yapılan öğretime önem verilmesini istemiştir. Hayatta yararlı olabilecek, kullanılabilecek bilgilerin öğretilmesine önem vermiştir.

18.yy

J.J.Rousseau
“Emile” ve “eğitim üzerine” adlı eserinde insanın doğuştan iyi olduğunu içinde yaşamış olduğu toplumun insanı bozduğunu söyler. Tabiata geri dönme şeklindeki eğitim görüşü toplum ve medeniyet düşmanı bir görüş olmayıp, o zamanki eğitim ve toplum düzenine karşı çıkıştır. Çocuğun büyüklerin bir kopyası olmadığını savunur. Eğitimde metot olarak çocuğun doğrudan doğa ile temasını sağlayan gözlem ve deneye önem vermiştir.

J.H.Pastalozzi
Eğitimde gözlem, algılama, araştırma yaparak, yaşayarak öğrenmenin üzerinde durur. Çiftlik evine benzer bir okul açmış ve bu görüşlerini uygulamaya sokmuş. Onun bu görüşleri sonra eğitimde gezi, gösteri, atölye çalışmalarının yer almasını sağlamıştır.

19.yy

F.Herbart
Öğrenme üzerine ilk bilimsel çalışmayı yapan eğitimcidir. Kendine özgü bir metot ortaya koymuştur. Aşamaları; 1.hazırlık 2.açıklama 3.karşılaştırma 4.genelleme 5.uygulama

F.Frobel
Çocuk yuvalarının ve anaokullarının kurucusudur. Okulu küçük bir topluluk olarak görür ona göre eğitim hayata hazırlık değil hayata katılmaktır. Eğitimde oyun ve ilgiden yararlanılmasını ister. Öğretim metodu olarak somuttan soyuta ilkesini benimsemiştir. Çocuğun bir bütün olarak ele alınmasını ister. Eğitim programlarında oyuna müziğe eğlenceli etkinliklere yer verilmesini ve ılımlı bir disiplin anlayışının uygulanmasını savunur.

20.yy

E.L.Thorndike
Amerikalı psikolog, zekanın ölçülmesi, güdüleme, ilgi, bireysel ayrılıklar, problem çözme gibi konular üzerinde yaptığı çalışmalarla öğretim sürecinin yeni anlayışla incelenmesine imkan sağlamıştır.

G.Kerschensteiner
Alman eğitimci iş eğitiminin çocuk ve gençlerin eğitimindeki önemli rolüne dikkat çekmiş ve çocuğun bilgiyi iş içinde yaparak öğrenmesiyle bilginin davranış haline gelebileceğini söylemiştir.

John Dewey
Türk milli eğitimiyle yakından ilgilenmiş bir seri raporlar hazırlamıştır. Onu önemli kılan kendinden önceki eğitimcileri iyi etüt etmiş olması ve birleştirici eğitim anlayışını ortaya çıkarmasıdır. Ona göre eğitim, oyun ve spor yarışmaları gibi zevkli, ilginç olmalıdır. Bu tür eğitim sayesinde çocuk içinde yaşadığı toplumu, hayatı daha iyi tanıyarak daha az klasik bilgi öğrensin. Pragmacılığa(faydacılık) dayalı felsefi görüşünden dolayı her bilginin çocuğa fayda sağlaması gerektiğini ve çocuğun her fırsatta bu bilgiden yararlanacağını ileri sürmüştür. Ona göre okul, hayata hazırlanılan yer değil hayatın kendisi olmalıdır. Eğitimde çocuğun özellikleri dikkate alınmalı öğretim programları buna göre yapılmalıdır. Okul faaliyetleri çocuklarla beraber planlanmalıdır. Çocuk görüşlerini serbestçe söyleyebilmelidir ve kendi kendilerini yönetebilmelidirler.

Hiç yorum yok: