ANA, Ann Lee
Binlerce kişi, shaker tarikatını kuran A. lee Ana'nın Hz. İsa'nın kadın bedenine
bürünmüs hali olduğuna inanır.
Üyelerinin evlenmesini hiçbir şekilde kabul etmeyen, her işin kusursuzca ger-
çekleşitirlimesini bekleyen ve topluluk kurallarına koşulsuz bağlılık gerektiren
shaker tarikatı, derin bir din duygusuna sahip, bağımsız, açık düşüncelik bu
kadın tarafindan Quaker'larin bir dalı olarak kuruldu. Din alanında yetkileri el-
lerinde bulunduranlara meydan okuduğu, karsi çıktığı için İngiltere'de tam iki
yıl hapis yattı, tanrısal yetilere sahip olduğuna kesin biçimde inandıktan sonra
1774 yılında ABD'ye göç etti.
Kurucusu olduğu hareket, kimsesiz çocuklara kucak açarak gelişip büyüdü, öyle
ki sekiz ayrı eyalette bolluk içinde yaşayan tam on sekiz topluluğa sahip olmakla
övünüyordu. XIX yuzyıl sonunda shaker tarikatının nerdeyse hiç üyesi yok gibiydi
ama en parlak yıllarında bu topluluğun o zamanki pek çok ütopyacı deneyim içinde
en basarılarından biri olduğunu söylemek gerekir.
shaker'larin en önemli yanı, Tanrı'nın erkek ve dişi olmak üzere ikili doğaya sahip oldu
ğunda ısrar etmeleridir.
CHRİsTİE, Agatha
Agatha Christie 1926'da altıncı romanı olan Roger Ackroyd Öldürüldü yayınlanana
kadar tanınmış bir isim olmadı-bu roman yalnız onun degişik tipi Hercule Pairt'yu
ortaya cıkarmakla kalmadı, tamamen farklı cinayet ağıyla dedektif romanlarında bir
devrim yarattı.
İngiltere'nin kırsal kesimlerinden Torquay'da doğan ve bu bölgenin özelliklerini roman
larında kullanan Christie bütün yaşamı boyunca, en fazla Orta Doğu'ya olmak üzere
bir çok yolculuk yaptı, bu da romanlarının bir kısmında kendini gösterir. Poirot'nun yanı
sıra Miss Jane Marple'i da yarattı, bu kişilik 'Mrs Mcgillcuddy Ne gördü' gibi bazı roman-
larında cinayetleri çözdü. Christie romanlarının yanında Fare Kapanı ve Davanın Tanığı
gibi oyunlar da yazdı.
CRuZ, Juana de la
Juana de la Cruz olaganustu yetenekleri gözler önüne serdiğinde henüz dokuz yaşındaydı:
Çok ileri düzeyde yazınsal beceriler geliştirdigi gibi latinceyi de ustalıkla kullanmaktaydı.
Ne yazık ki, üniversite öğrenimi XVII. yüzyil Meksika'sında kadınlara (hele hele genç kızlara)
sağlanan eğitim olanakları dışında kalmaktaydı. Juana 1669 yilinda bir manastıra girdi; ma-
nastırın sayıları 4000'i aşan yapıttan oluşan bir kitaplığa sahip olmasını sağladı, şiir ve oyun-
lar yazdı, çeşitli bilimleri inceledi, yazın alanında çalışmalar yaptı. Yirmi yıl sonra, yaptığı çalış-
malardan bazıları İspanya'da yayımlandıgında Kilise yetkilileri Juana'nın bundan böyle calısma-
larını yalnızca dinsel konularla sınırlandırması yolunda baskı yaptılar. Tam iki yıl boyunca bütün
bu baskılara göğüs gerdi, dayanabildi, ama sonunda Kilise'nin isteklerine boyun eğmek zorunda
kaldı.
ARZNER, Dorothy
1930 yıllarında Hollywood'da calışmış önde gelen kadın yönetmenlerden birini saymak gerektiğinde epey zorlanır. Buna verilebilecek tek bir doğru yanıt vardır; Dorothy Arzner. Paramount'ta metinleri daktiloya çeken bir sekreter olarak işe başlayan Arzner çalışa çabalaya film editörlüğüne kadar yükseldi (Rudolph Valentino'nun Kan ve Kum adlı filminde yer alan ünlü boğa güreşi sahnelerinden bazılarını çekmiş, montajlarını da yapmıştı). Daha sonraları, Katherine Hepburn ve Clara Bow gibi yıldızlarla calıstı. Meslek yaşamı, yıldız adayının "keşfedilmesi" ni Guney Kaliforniya'da yemek yemeğe dönüştürmesine dayanır. Bu ilişkide keşfeden kişi Arzner olmuştu: babasının Hollywood'daki lokantasına film sanayiinde çalışan pek çok kişi gelmekteydi, Arzner'de bu kişilerle ilişkiye girerek meslek yaşamına adım atmıştı.
--------------------------------------------------------------------------------
BEACH, Sylvia
Beach, Paris'teki küçük bir kitapçı dükkanı olan Shakespeare & Co. 'nin sahibiydi; 1922 yılında James Joyce'un Ullyses adlı yapıtının ilk basımını yayınladı. Tartışmalara yol acan bu kitabın yayımlanması için,Beach (İngiltere'de yayımlanmasına izin verilmemişti) elinden geleni yaptı, provaları düzeltti, yapıtın ABD ve Kanada'ya el altından sokulmasına bile yardımcı oldu. Yazarlara sözleşme bile imzalamamıştı. Kitabın tam 11 basımını yapmıştı; ABD devletleri yüce divanının yapıtın müstehcen olmadığı yolunda karar vermesi üzerine, yıldızı parlayan roman, sayılmayacak kadar çok satmıştı, ama Joyce'un bu sayede elde ettiği gelirden Beach en ufak bir pay bile alamadı. Kitapçı dükkanı 1941 yılında kapandığında Beach nerdeyse iflas etmiş durumdaydı.
--------------------------------------------------------------------------------
BUTTERWORTH, Mary
New England kolonisinde yaşayan kadınların pek çoğu mutfakta yemek yaparken, Mary Butterworth para kazanıyordu. Tam anlamıyla söylersek, para yapıyordu. 1716 yılında, aile üyeleri kadar, doğduğu kasaba Rehoboth (Massachusetts) papazı gibi önde gelen yerel kişilerin de yardımıyla, borç senetlerinin tıpatıp aynılarını yapma yolunda ilk girişimde bulunmuştu. Butterworth sekiz ayrı tur senedi çok sayıda üretip başarıyla dağıtabilmişti. 1723 yılında durumdan kuşkulanan yetkililer çete üyelerini tutukladılar. Kuşkuları doğrulayacak fiziksel kanıt olmadığı gibi, elebaşıların ağzından tek bir kelime bile alınamaması nedeniyle tutuklananların tümü de sonradan serbest bırakıldı.
--------------------------------------------------------------------------------
CİNTRON, Conchita
Kendini en profesyonel çevrede kanıtlayan ilk kadın boğa güreşçisi olan Conchita yaşamı boyunca 1200'u aşan sayıda boğa öldürmüştü. Henüz on iki yaşındayken Lima'da (Peri) başlayan meslek yaşantısı en hafif deyişle yaşam basamaklarında yükselme savaşıydı. Avrupa'nın tüm ünlü meydanlarına çıkmayı amaçladığıi için de, yoğun bir erkek egemenliği yaşanan bu sporda sayısız güçlüğe göğüs germesi gerekti (boğa güreşine çıktığı için tek bir kez Fransa'da tutuklanmış olsa da, son derece başarılıydı zaten). Ne var ki, yaşadığı ne önemli zafer anını belki de 1949 yılında İspanya'da artik son kez meydana ciktigi gun yasadi. At sirtinda cikti meydana, atindan indi, sonra da nerdeyse ders kitabina yarasir kusursuzlukta bir dizi hareket gerçekleştirdi ve kılıcını toprağa sapladı, boğayı öldürmeye karşı çıktı böylece geleneğe de karsı çıkmış oldu. Yetkililer çileden çıkıp, Conchita'yı tutukladılar. Ama, izleyiciler Conchita'dan yana öyle güçlü gösteri yaptılar ki, işlediği "suç" affedildi. Bundan sonra da meydanlara hiç çıkmadı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder