Google
 

3 Ekim 2007 Çarşamba

DÜNYACA ÜNLÜ TÜRK MÜZİSYENLERİ

FAZIL SAY
Üç yaşındayken obuacı Ali Kemal Kaya ile ritmik jimnastik ve işitme alıştırmalarına başlayan Fazıl Say, bir yıl sonra Mithat Fenmen’den aldığı piyano dersleriyle sevgiyi de içeren bir öğrenim sürecine girmiştir. Fenmen’le sekiz yıl süren bu dönem, piyano, solfej ve teorinin yanı sıra, besteciliğe özendirme çalışmalarını ve konser podyumlarına ısındırma amaçlı küçük dinletileri kapsar.Bir süre evde dinlendi.
Mithat Fenmen’in 1982 yılında vefat etmesi üzerine Ankara Devlet Konservatuarı'na giren Fazıl Say, 'Özel Statü' olarak nitelenen hızlandırılmış yoğun eğitim çerçevesinde Kamuran Gündemir ile piyano, İlhan Baran ile kompozisyon çalışmıştır. Gündemir, yorum kavrayışı gerektiren yapıtlar üzerinde üst düzey bir değerlendirme ortamı yaratarak öğrencisini yetiştirmiş, İlhan Baran ise ona kompozisyon eğitiminin temeli olan teknik donanımları kazandırmıştır.
Donanımların başlıcaları armoni, kontrpuan, form bilgisi, analiz, enstrümantasyon, orkestrasyon, antik modlar, Türm Müziği makamsal ve ritmik sistemleri, caz armonisi ve stil araştırmalarıdır. İlhan Baran, ayrıca çağdaş müzik stilleri çalışması için Ertuğrul Oğuz Fırat'dan yararlanılmasını istemiş ve Fazıl Say, üç yıl Fırat'dan ders almıştır.
1987 yılında konservatuarı bitiren genç piyanist, Almanya’nın DAAD bursuyla bu ülkeye gitmiş, Düsseldorf Müzik Yüksek Okulu’nda ABD'li piyanist David Levine'in öğrencisi olmuştur. Dünyanın önde gelen Schubert yorumcularından olan Levine, "Yaratıcı Yorumculuk" açısından örnek bir piyanisttir. Fazıl Say, piyanist kimliğiyle onu örnek almıştır.
1991 yılında 'Konser Piyanisti' diplomasını alan besteci, Berlin'e yerleşerek profesyonel müzik yaşamına atılmıştır. Uluslararası ilk başarısı, Avrupa Birliği’nin düzenlediği Avrupa Piyano Yarışması’nda kazandığı ödüldür (1991). Aynı yıl Berlin Senfoni Orkestrası'nın kendisine sipariş ettiği konçerto, bu orkestranın eşliğinde kemancı Götz Bernau ve bestecinin solistliğinde dünya prömiyeri olarak seslendirilmiştir. Fazıl Say'ın 1991 – 1995 yılları arasında Almanya’da verdiği konser ve resitaller üzerine basında yayınlanan yazılar, bir kitap oluşturacak sayıdadır.
1994 yılı, piyanist ve bestecimizin kariyerinde dönüm noktasıdır: Genç konser artistleri Avrupa Yarışması'nda birinci olduktan sonra, New York'da yapılan kıtalararası yarışmada dünya birinciliğini almış; Radio France Beracasa Vakfı, Paul A. Fish Vakfı, Boston Metamorphos Orkestrası, M. Clairmont Vakfı gibi kuruluşların ödülleriyle onurlandırılması, kariyerini New York’da sürdürmesini sağlamıştır.
1995 yılından günümüze uzanan süreç içinde tırmanışını sürdüren Fazıl Say, Fransa ağırlıkta olmak üzere Avrupa ülkelerinde ve beş kıtada etkinliklerini sürdürmekte, günümüzün önde gelen şef ve orkestralarının eşliğinde konserler vermekte, ünlü salonlarda resitaller sunmaktadır.
Besteciliği üzerine öncelikle söylenmesi gereken, yazdığı piyano yapıtlarını daha sonra orkestra yapıtlarına dönüştürmesidir. Bu nedenle konçertolarının sayısı giderek artmaktadır.
Hüsnü Şenlendirici
Müzikal geleneğe sahip bir ailenin çocuğudur. Dedeleri Hüsnü Şenlendirici (klarnet, trompet) ve Fahrettin Köfeci (klarnet) ve babası Ergün Şenlendirici (trompet) gibi müzikal bir geleneğe sahip bir ailenin üyesi olan Hüsnü de 5 yaşında klarnet çalmaya başlar. Özellikle 12 yaşına kadar Ege ve Anadolu'nun çeşitli kültürleriyle müzikal yolculuğa çıkar. 1990'da İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Çalgı Eğitim Bölümüne girer, 2 yıl sonra okuldan atılır.
Vurmalı çalgılar ustası Okay Temiz'in o yıllardaki “Magnetic Band” grubu ile çalmaya başlayan Hüsnü, grupla birlikte yüzlerce festivalde Türkiye'yi temsil eder. O sırada, dünyaca ünlü “Embrio” grubunun albüm kaydında çalar ve birlikte turneye çıkarlar. Aynı zamanda, babası Ergun Şenlendirici'nin 6 kişilik grubu Laço ile yurtdışında birçok önemli festivallere de katılan Hüsnü, profesyonel müzik yaşamını böylece zenginleştirir
Başta Türk Müziğinin çeşitli dallarındaki sanatçılar olmak üzere, Türk Pop ve cazının önemli sanatçılarına sahne ve albüm kayıtlarında eşlik eder. Bunlardan bazıları Özdemir Erdoğan, Muazzez Abacı, Bülent Ersoy, Müslüm Gürses, Kibariye, Fatih Kısaparmak, Zara, Kubat, Kayahan, Seda Sayan, Emel Sayın, Adnan Şenşes, Zerrin Özer, Cengiz Kurtoğlu, Candan Erçetin, Fatih Erkoç, Serdar Ortaç, Athena, İzel, Ayna, Hande Yener, Hasan Cihat Örter, İlhan Erşahin, Mercan Dede... 1996 yılında, askerdeyken Pozitif'ten gelen teklif sonrası New York'lu acid jazz, funk topluluğu Brooklyn Funk
Essentials ile ortak bir albüm ve konser yapmak amacıyla Türk Müziğine özgü enstrümanlardan oluşan 13 kişilik bugünün ünlü Laço Tayfa'sını kurar. Brooklyn Funk Essentials ve Laço Tayfa ortaklığından doğan “In the Buzbag” albümünün gördüğü ilgi sonucu Laço Tayfa şimdiki 8 kişilik halini alır. 2000 yılında ise ilk solo albümü “Bergama Gaydası”nı Doublemoon etiketiyle çıkar. “Bergama Gaydası”, Türkiye'den sonra dünyanın en prestijli etnik müzik plak şirketlerinden biri sayılan Traditional Crossroads tarafından tüm dünyada dağıtılır. Ardından yurtiçi ve yurtdışı konserleri gelir. Şenlendirici, ayrıca Türk Müziğini yurt dışında tanıtmak ve daha geniş kitlelere sevdirmek amacıyla beş kişilik 'Hüsnü Şenlendirici ve Saz Arkadaşları' adıyla bir grup daha kurar. Her iki grubuyla yurtiçi ve yurtdışında konserler verir; başta Turizm Bakanlığı'nın teklifiyle EXPO 2001-Hannover-Almanya'da, Mayfest festivali çerçevesinde, Mayıs 2002'de A.B.D.-New York-Central Park'ta ve 35 kişiyi biraraya getirerek oluşturduğu Laço Tayfa ve Big Band ile Temmuz 2002'de, 9. Uluslararası İstanbul Caz Festivali konserleri gibi
Burhan Öçal
Müzisyen bir ailenin çocuğu olarak Kırklareli'nde doğan dünyaca ünlü perküsyon ustası Burhan Öçal, müzik çalışmalarına çok genç yaşta başladı. Türkiye'de sürdürdüğü profesyonel müzik yaşamını yirmidört yaşından itibaren İsviçre'de sürdüren sanatçı, halen 2 ülke arasında gidip gelmekte

Müzik çalışmalarında, Klasik Türk Müziği'nin yanısıra, Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki saray müziği ve halk müziğinden etkiler bulunan Burhan Öçal'ın çaldığı enstrümanlar da tıpkı müziği gibi çeşitlilik göstermekte. Darbuka, kös ve her tür perküsyon enstrümanının yanısıra, divan-saz, tanbur ve ud gibi telli Türk çalgılarının da ustası olan sanatçı, çoğu kez özgün müziğine güçlü sesi ile eşlik etmekte. Müziğine hakim olan atak enerjik, çoşkulu ve mükemmelliyetçi yapısıyla, müzikteki tüm sınırları sonuna dek zorlayan sanatçı, aynı konserde hem vurmalı hem de telli çalgıları birarada çalarak eleştirmenleri ve izleyicileri şaşırtmakta.
Müzik aracılığıyla zamanın ve kültürlerin sınırlarını aştığına inanan Burhan Öçal, sürekli olarak ilgi çekici bir "kaynaşım müziğinin" peşinden koşmakta. Klasik Türk Müziği'ni, caz, funk, roman, batı müziği ve Avrupa klasik müziği ile harmanlayarak bir doğu-batı sentezi yaratan sanatçı, müziğinde mutlak içtenlik ve gerçekliği yakalamaya çalıştığını ısrarla vurguluyor ve yaratıcılığının ve derin müziksel anlatımının temelinde Türk geleneksel formlarının olduğunu belirtiyor.
Zülfü Livaneli
Türk özgün müzik sanatçısı, politikacı, yazar ve yönetmendir. Gerçek adı Ömer Zülfü Livanelioğlu’dur. 20 Haziran 1946'da Konya-Ilgın’da doğmuştur.
Zülfü Livaneli, müziği ile birçok ulusal ve uluslararası ödül aldı ve eserleri Joan Baez, Maria Farandouri, Maria del Mar Bonet gibi onlarca yerli ve yabancı sanatçı tarafından yorumlandı. Kültür, sanat ve politika alanında Türkiye’nin önemli isimlerinden birisi olan sanatçı, sanat yaşamı boyunca 300’e yakın besteye ve 30 film müziğine imzasını attı.
Bugüne kadar üç uzun metrajlı film yönetti: "Yer Demir Gök Bakır", "Sis" ve "Şahmaran". Valencia Film Festivali'nde "Altın Palmiye" ve 1989'da Montpelier Film Festivali'nde "Altın Antigone" ödülüne layık görüldü. "Sis", "En iyi Avrupa Film Ödülü"ne aday gösterildi. Sanatçının filmleri Türkiye, ABD, Fransa, Almanya, İsviçre, ve Japonya'da gösterime girdi ve BBC, WDR, İspanya, Kanada ve Japon televizyonları gibi birçok televizyon şirketine satıldı.
1996 yılında Paris’te merkezi bulunan UNESCO (Birleşmiş Milletlerin Eğitim Kültür Bilim Kurulu) tarafından büyükelçilik verilen sanatçı Livaneli, 1978 yılında yaptığı "Nazım Türküsü" adlı albümde Nazım Hikmet'in şiirlerinden bestelediği şarkıları bir araya getirdi.
"Arafatta bir çocuk", "Geçmişten Geleceğe Türküler", "Sis", "Orta Zekalılar Cenneti", "Diktatör ile Palyaço", "Sosyalizm öldü mü", "Engereğin Gözündeki Kamaşma" ve "Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm" ve "Mutluluk

Hiç yorum yok: